© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007
[ciltuzmani.com]. All rights reserved
Uzmanından en tarafsız kaynak.
Cilt kanseri anormal deri hücrelerinin kontrolsüz
büyümesidir. Cilt hücrelerinde ultraviyole radyasyonun
neden olduğu tamir edilemeyen DNA hasarı, kötü
huylu tümörler oluşturmak üzere cilt hücrelerinde
genetik bozukluk ve mutasyonların oluşumunu tetikler.
En sık görülen kanser tipidir. Her yıl yalnızca ABD de
iki milyondan fazla kişi cilt kanserine yakalanmaktadır.
65 yaşına kadar Amerikalıların yaklaşık yarısında cilt
kanseri ortaya çıkar. Tek neden olmasa da en önemli
etken güneş ışığıdır. Mümkün olduğunca giysilerle ve
güneş koruyucularla ve 10-16 saatleri arasında güneşe
çıkmayarak korunmalıyız. Özellikle çocuklarda güneşe
bağlı gelişen yanıklar ileride deri kanserine zemin
hazırlayabilir. Güneş dışında kronik yaralar, deri
tüberkülozu, dolaşım bozuklukları, yara izleri,
kanserojen maddeler, sigara, bozuk diş protezleri,
kseroderma pigmentozum gibi bazı kalıtsal hastalıklar
cilt kanserlerine zemin hazırlayabilir. Cilt Kanserinin her
geçen yıl meme, prostat, akciğer ve kolon birlikte
görülme sıklığı artmaktadır. Amerika birleşik
devletlerinde 800 bin melanomlu hastaya karşın,
yaklaşık 13 milyon kadar melanoma dışındaki cilt
kanserine ( Bazal Hücreli Epitelioma veya Yassı Hücreli
Kanser) yakalanmış insan yaşamaktadır.
Bazal Hücreli Epitelioma (BHE)
Epidermisteki bazal hücrelerden kaynaklanır. En sık
görülen cilt kanseridir. Tam olarak kanser özellikleri
göstermediği için bazı doktorlarca kanser olarak
adlandırılmamaktadır. % 85 baş boyun bölgesinde
görülür. Derinin kıllı bölgelerini tutar. Daha sıklıkla açık
tenli kişilerde görülür. Bu kanser; en iyi huylu olan cilt
kanseri tipidir. Deride önce nodul (sertlik) sonra
küçük bir krater ve etrafında kabarıklık şeklinde
başlar. Rengi normal deri renginden kahverengi ve
siyaha kadar değişik şekillerde olabilir, fakat genellikle
inci benzeri saydam bir yapıdadır. Bazen geçmiş yara
izlerine benzer bir şekilde gelişebilir. Genellikle seneler
sürebilen yavaş bir gelişim gösterir. En sık baş boyun
ve ellerde görülür.
Yassı Hücreli Epitelioma (YHE)
Derinin yassı hücrelerinden kaynaklanır açık tenli
kişilerde en sık görülen ikinci cilt kanseri türüdür.
Genellikle güneş gören bölgelerde, bowen tümörü
veya solar (aktinik) keratoz gibi öncü lezyonlardan
gelişir. Skuamöz (yassı ) hücreli kanser, deride bir
kabarıklık ya da ince kabuklu bir kızarıklık şeklinde
başlar. Yumru şeklinde üzeri keratotik kabuklu ya da
nodüler olabilir. Genişlemiş ince damarlar görülebilir.
Aylar içinde çevresine ve diğer organlara yayılabilir.
Klinik olarak BHE ye göre daha kötü huylu olsa da
zamanında teşhis konduğunda tamamen tedavi
edilebilir. Melanoma dışı her iki cilt kanserlerinde
tedavi cerrahi ve gerekirse radyoterapi ile yapılır.
Tedavide başarı oranı yüksektir.
Aktinik Keratoz
Güneşte çok fazla kalanlarda güneş gören bölgelerde
oluşan bir lezyondur. Bir cilt kanseri cinsi olmamakla
birlikte, yassı hücreli kansere zemin hazırlaması
açısından önemlidir. YHE lerin %65'i , BHE lerin % 36
sı aktinik keratoz zemininden gelişir. Kriyoterapi en iyi
tedavi şeklidir.
Melanoma nedenleri?
En ciddi deri kanseri formu olan melanoma,
ölüme neden olan kanserlerin % 75 den
fazlasını oluşturuyorsa onun nedenleri ve
karakteristikleri hakkındaki gerçekleri bilmek
hayatınızı kurtarabilir. Dermatoloji uzmanları,
melanoma hakkında bazı genel inançlardan
kurtulmayı umut ederek risk faktörleri nin daha
çok kişi tarafından anlaşılacağını ve tanısal
kalıplara uymayan melonamlara karşı daha
uyanık olunulacağını düşünüyorlar. Güneşin
etkili olduğu düşünülmekle birlikte güneş
görmeyen yerlerde de görülmesi nedeni ile
durum biraz tartışmalıdır. Beyaz tenli kişilerde
sıklığı her 10 yılda iki katına çıkmaktadır. Ekvator
bölgesinde daha sıktır. Ergenlik öncesi nadirdir.
Melanoma ileri yaşlarda ortaya çıksa dahi,
çocuklukta güneş yanığı olan bir kişinin
melanomaya yakalanma riski, iki kat fazladır.
Güneş yanıklarının oluşmasını önlemek özellikle
çocukluk döneminde çok önemlidir. Yalnızca
yazın tatilde güneşlenen bunun dışında güneşe
çıkmayan kişiler gibi özellikle aralıklı güneş ışığı
alanlar daha çok risk altındadır. Melanoma
riskleri ve nedenleri hakkında tamamen doğru
olmayan bazı genel bilgiler nedeni ile kendisinde
gelişen bir melanoma fark edilmeyebilir.
Melanomun kalıtsal özelliği de vardır. Uzak
doğulularda yada esmer kişilerde de özellikle
avuç içi, ayak tabanı, tırnak yatağı ve ağızda
melanoma gelişebilir. Kadınlarda daha sıktır.
Çoğunda siyah, mavi, kahverengi ve pembe gibi
pek çok renk vardır. MM'nın pigment
içermeyen, açık renkli "amelanotik" tipleri de
mevcuttur.
ABCD Kuralı Nedir?
ABCD İngilizce bir kısaltmadır
Asimetri (bir yarısının diğer yarısından farklı
olması),
Border düzensizliği (melanomada sınırlar
düzensiz girintili çıkıntılıdır),
Color (Renk: melanoma da sıklıkla birkaç renk
birden vardır.) ve
Diameter (Boyut: Çoğunlukla melanomalar tanı
konduğunda 6 mm den büyüktür. Ama daha küçük de
olabilir).
ABCD kuralı erken melanoma tanısı için bundan 20 yıl
önce geliştirildiğinde, bir pratisyen doktorun kanser
potansiyeli olan lezyonları bening pigmentli benlerden
ayırt edebilmesine yardımcı olabilmeyi amaçlanıyordu.
Bununla birlikte her kural gibi bununda istisnaları
mevcuttur. Yapılan pek çok çalışmada görülmüştür ki
tüm melanomalar ABCD kuralını takip etmez. Mayıs
2003 de yayınlanan bir çalışmada ( Journal of the
American Academy of Dermatology ) nodüler
melanoma olarak bilinen lezyonlar incelenmiş ve ABCD
kuralına uymadığı görülmüştür. Nodüler melanomalar
simetrik kabarık uniform pigment içermeyen
lezyonlardır. " Bu çalışma nodüler melanomalarda renk
değişikliği olmadığını göstermiştir. Çalışmaya katılan
nodüler melanomalı hastaların %71 ‘i belirgin bir renk
değişikliği olmadığını belirtirken % 57 si daha
geleneksel yüzeyel yayılan melanoma olarak
sınıflananlar lezyonlarında renk değişikliğinden
bahsetmiştir. Bu tek örnekten anlaşıldığı gibi nodüler
melanomalı hastalarda ABCD kriterlerinden çok
kanama ve giysilere takılma gibi doğasında bir
değişiklik hissedilmesi daha önemli olabilir." 8 Aralık
2004, Journal of the `American Medical Association`da
yayınlanan başka bir çalışmada tüm melanomaların
ABCD kuralını izlemediği belirtilirken veriler bize 6mm
den küçük ve yayılma eğilimde olan bazı melanomalar
olduğunu göstermiştir.
Cilt Kanseri Tanı Yöntemleri
Deri üzerindeki pigmente lezyonları değerlendirmek
için görüntü analizi yapan DB- Mips gibi bilgisayar
programları kullanılabilmektedir. Ancak bunlar şu an
için uzman bir dermatologdan daha başarılı değildir.
Özel cihazlarla farklı dalga boyu ışık kullanılarak
(multispektral) SIAscope ve Melafind gibi, cildin
melanin hemoglobin ve kollagen yapısı hakkında hem
doktora bazı veriler sunan hem de bunları bilgisayarda
melanom tanısı için değerlendiren cihazlar mevcuttur.
1930 lu yıllarda Hintli Chandrasekhara Venkata
Ramanhe adlı Fizikçiye nobel ödülü kazandıran
"Raman spektroskopisi" yöntemini kullanan "Aura"
adlı bir cihaz mevcuttur. Deri üzerine gönderilen
ışınlar deriyi geçerken aynen parmak izi gibi içinden
geçtikleri yapıya göre kendine özgü dalga boyu
değişikliğine uğrarlar. Bu da doktora dokuda büyüyen
yapı hakkında bilgi verir. Bu bilgiler 21 farklı biyolojik
belirtiyi tarayan bilgisayar tarafından değerlendirilerek,
lezyonun malign ya da bening olabileceği saptanır.
Confocal scanning laser microscopy (CSLM)
Epidermis ve papiller dermisi, histolojik detaya
yaklaşan bir çözünürlükte, biyopsi yapmaya gerek
kalmadan hasta üstünde inceleyen bir görüntüleme
sistemidir. Farklı Vivascope ve Vivacam cihazları
mevcuttur.
Ultrason ve CSLM arasında bir cihaz olarak bilinen
"Optik koherans Tomografi" tekniği uzun bir
süredir özellikle göz doktorları tarafından
kullanılmaktaydı. Ancak son dönemlerde
Dermatolojide deri kanserlerinin tanısında oldukça
başarılı bir şekilde özellikle VivoSight adlı bir cihaz
Almanya başta olmak üzere pek çok ülkede
kullanılmaya başlanmıştır. 2 mm derinliğe kadar etkili
olduğu belirtilmektedir.
Cilt kanseri araştırmasında görüntülerin dokuların
akustik özelliklerine göre oluştuğu, ultrason da
kullanılmaktadır. Melanomlar ultrasonda genellikle
solid, homojen, hipoekoik lezyonlar şeklinde görülür.
Ultrason melanom tanısında şimdilik
kullanılmamaktadır. Ancak maksimum melanom
kalınlığını, volümünü, damar yapısını belirleyerek,
cerrahi işlemin planlama aşamasında yol gösterir.
Malign Melanom (MM)
"Malign melanom" en tehlikeli kanser türüdür. Bu
hastalığın erken tanısı hayati önem taşımaktadır.
Deri kanserine bağlı ölümlerin dörtte üçünden
sorumludur. Sınırları düzensiz, böbrek şeklinde
çıkıntılar ve çentikler vardır. Malign hücreler önce
yatay büyür ve üst deridedir ancak kısa sürede
derinlere inerek yayılırlar. Hızla geliştiği için tüm
vücuda yayılır ve sıklıkla öldürücüdür. Bir ben
üzerinde veya normal derinin üzerinde siyah ya
da koyu bir lekelenme şeklinde gelişebilir. Bu
nedenle benlerimizde olan değişimleri izlemek
önemlidir. Simetrik olmaması, sınırlarındaki
düzensizlik veya çeşitli renkler içeren displastik
benler melanoma için tehlikeli olabilir. Ciltteki
pullanma, kanama, kaşıntı gibi şikâyetler diğer bir
belirti olabilir.
Üzerinde kıl olan benlerin kansere
dönüşmediği doğru mu?
Üzerinde kıl olan melanotik veya pigmentli benler
çok büyük olasılıkla benign olmasına karşın,
yapilan bir çalışmada ( Mart 2007 JAAD) üzerinde
kıl yada kıllar olan pigmentli üç vakada lezyonun
invasive melanoma olduğu kanıtlanmıştır "Bu
inanç ilk oluştuğu yıllarda gelişen melanoma
lezyonunda kılların tümör tarafından yok
edilmesine dayanılarak oluşmuştu ancak
günümüzde eskiye göre çok daha erken dönemde
teşhis edilmektedir
Cilt kanseri sadece açık tenli kişilerde mi
görülür?
Beyaz kafkas ırkı diğer ırklara göre melanoma
tanısına 10 kez daha yatkındır, çalışmalar
göstermiştir ki Afrika kökenli Amerikalıların daha
çok vücudunun güneş görmeyen bölgelerinde
tırnaklarında avuç içlerinde ağız içinde burun
içinde, genital bölgelerde ve ayaklarda
görülmektedir. Bir çalışmada beyaz Kafkas ırkı
olan hastaların %90’ında melanoma güneş gören
bölgelerde oluşurken, Afrika kökenli –Amerikalı
hastalarda bu bölgelerde yalnızca % 33 oranında
görülmüştür Güneş görmeyen bölgelerde gelişen
melanomalar ABCD kuralını izlemezler ve
saptanmaları fark edilmeleri güçtür. Bu nedenle çok
daha tehlikelidir. Teşhis konduğunda çoğunlukla
diğer organlara yayılmıştır. (Ocak 2004 JAAD)
Benler ve Cilt
Kanseri
CİLT LENFOMALARI
Lenfoma Nedir?
Lenfomalar lenfatik sistemin kanserlerdir. Eğer
lenfoma varsa, lenfositlerinin (normalde
enfeksiyonlarla savaşan özel beyaz kan hücreleri) bir
kısmı 'kontrol dışıdır'. Anormal bir şekilde bölünür, ya
da gerektiği zaman ölmez. Bu anormal lenfositler
lenfatik drenaj sisteminin seyri boyunca çeşitli
noktalarda gruplar halinde düzenlenmiş küçük oval
kabarıklıklar olan lenf düğümlerinde birikebilir.
Lenfoma vücudun her yerindeki lenf düğümlerini
etkileyebilir. Aynı zamanda, dalak (bağışıklık
sisteminin bir parçası) ya da kemik iliği gibi diğer
organlarınızı tutabilir. Diğer kanserler gibi, lenfoma
tutulmuş dokunun işlevini etkileyebilir. Örneğin,
lenfoma kemik iliğinizde ise yeni kan hücreleri
yapmak mümkün olmayabilir. Lenfoma, lenfatik
sistemin bir hastalık olmasına rağmen, aynı zamanda
vücudun diğer bölgelerinde ortaya çıkabilir. Örneğin,
lenfoma meme, mide, bağırsak, deri veya karaciğeri
etkileyebilir. Bu gibi yerlerde ortaya çıkar lenfoma
'lenf nodu dışında' anlamına gelen 'ekstranodal'
olduğu söylenir.
Cilt Lenfoması
Cilt lenfomaları deride (başka bir yerden oraya
yayılmamış) başlayan non-Hodgkin lenfomalardır.
Neredeyse hepsi düşük derecelidir (yavaş büyüyen).
Bu lenfomalar, bazen vücutta lenf düğümlerini, kemik
iliğini, kanı ya da başka yerleri etkileyebilir ancak
genellikle deride kalır.
•
Çoğu cilt lenfoması T hücrelerinden gelişir ve
kutanöz T-hücreli lenfoma adını alır. Kutanöz T-
hücreli lenfomada en yaygın tür mikozis
fungoides'tir. Kutanöz T-hücreli lenfoma
genellikle deride pullu ve kaşıntılı olabilen kırmızı
yamalar şeklinde görünür. Bazen deride kırmızı
veya morumsu kabarıklıklar olarak görünür.
Tedavi yapılmadan önce deri lenfomaları genellikle
uzun süre izlenir. Buna “izle ve bekle” yaklaşımı denir.
Kutanöz T-hücreli lenfoma tedavisine steroid kremler,
kemoterapi losyonları, ultraviyole ışık tedavileri ve
radyoterapi gibi cildin kendisine yapılan tedaviler de
dahildir. Verilen diğer tedaviler, steroid tabletler,
(damar içine infüzyon veya tablet şeklinde)
kemoterapi ve immünoterapidir (vücudun bağışıklık
sistemini hedef alan bir tedavi)
•
B hücrelerinden gelişen deri lenfoması Kutanöz B
Hücreli Lenfoma olarak adlandırılır. Bu
lenfomalar deride kabarıklıklar olarak görünmek
eğilimindedirler. Kutanöz B Hücreli Lenfoma
cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve antikor ile
tedavi edilebilir.
Cilt lenfoması ile yaşamak bazen zor olabilir ama
lenfomaların çoğunun başarıyla tedavi edilebildiğini
ve nadiren yaşam beklentisini etkilediğini bilmek
önemlidir.
Deri Lenfoması için “Electron beam”
radyasyon tedavisi
Radyasyon tedavisinde, cilt tümörlerini tedavi etmek
için, x-ışınları ve elektronları kullanır. Kutanöz T-
hücreli lenfomanın (CTCL) mikozis fungoides varyantı,
x ışınları 19. yüzyılın sonunda keşfedildikten sadece
birkaç yıl sonra radyoterapi ile tedavi edilen ilk kanser
tipidir. Günümüzde radyasyon tedavisi tüm deriye
uygulanabildiği gibi CTCL lezyonları tek tek de tedavi
edilebilir.
“Electron beam” radyasyon nedir?
“Elektron ışın radyasyon” lineer hızlandırıcı denilen bir
makinede üretilen ve deriye yönlendirilen çok küçük
elektrik yüklü parçacıklardan oluşan özel bir
radyoterapi türüdür.CTCL tedavisi yapan çoğu
merkezde Orthovoltage (düşük enerji) X-ışını
tedavisinin yerini elektron ışını radyasyon almaya
başlamıştır.
Elektron beam radyasyonun, geleneksel
X-ray’e göre avantajları
Ortovoltaj (düşük enerji) x-ışınları tekrarlayan deri
lenfoma lezyonlarını etkin bir şekilde tedavi edebilir
ancak, hastalık daha yaygın ise altta yatan dokulara
(kan damarları, kaslar, kemik iliği) nüfuz etmesi ayrı
bir dezavantaj olarak kabul edilebilir. Buna karşılık,
elektron ışını tedavisi öncelikle ilgili derinin yüzeyel
katmanlarına (epidermis ve dermis) radyasyon verir
ve daha derin dokulara ve organlara herhangi bir
radyasyon etkisi göstermez. Elektron ışın radyasyon,
tümör hücrelerine çok zararlıyken, çevresindeki
normal deri hücreleri tarafından oldukça iyi tolere
edilir.
Elektron beam radyasyonu nasıl
uygulanır?
Elektron ışını radyasyonu, iki yolla uygulanabilir:
Lokalize elektron ışın tedavisi• Cildin tedavi
edilecek küçük bir kaç alanı tanımlanır ve elektron
ışını sadece deri yüzeyinin bu birkaç alanını hedefler.•
Tipik olarak, 10 ila 15 tedavi uygulanır ve mikozis
fungoides (TF) lezyonlarının yaklaşık yüzde 90’ı yok
edilebilir.• Bu tür tedavi, kendi cilt üzerinde, sadece
birkaç sorunlu alanı olan ve genellikle nitrojen
mustard kremleri, fototerapi ya da kemoterapi gibi
diğer tedavi türlerini uygulayan kişilerde ek tedavi
olarak değerlidir.
Tüm cilt elektron ışını tedavisi• Elektron ışını
radyasyonu uygulamanın başka bir şekli de tüm cilt
yüzeyine uygulamaktır. Bu aynı zamanda, “total skin
electron beam” tedavi (TSEB) olarak da bilinir. Cildin
geniş alanlarında sorun varsa TSEB kullanılır.
• TSEB ile tedavide genellikle radyasyon makinesinin
önünde ve ayakta tedavi gören kişi tarafından
radyasyon ışınını vücudun tüm alanlarına
uygulanabilmesi için tasarlanan konumlarda bir dizi
tedavi gerçekleştirilir.
• Alternatif olarak, hasta elektron ışınının önünde
yavaş yavaş dönen bir platform üzerinde de durabilir.
• Standart yaklaşım, 10 hafta boyunca küçük
fraksiyonlarla haftada üç kez 3600 cGy toplam doza
ulaşmaktır.
• Tedavi sırasında, vücudun farklı bölümlerini ulaşan
radyasyon miktarının ölçümleri yapılır. El ve ayak gibi
vücudun bazı alanları çok fazla radyasyon alma
eğilimlidir ve tedavi esnasında korunması gerekebilir.
Ayrıca, bu alanlar TSEB tedavi ile yeterli radyasyon
almadıysa cilt üzerinde bu küçük alanlarda dozun
arttırıldığı ekstra tedaviler genellikle gerekli olabilir.
Elektron demeti tedavisinde hiçbir hassasiyet veya
rahatsızlık yoktur. Çoğu kişi, çok az veya orta
derecede yan etki ile tedaviyi iyi tolere eder.
Elektron beam radyasyonu nasıl çalışır?
Elektron ışınları DNA hasarı yaparak tümör
hücrelerini öldürür,
DNA, hücrenin en önemli parçasıdır, çünkü
üreme ve hücre fonksiyonlarını yapan tüm kodu taşır
Elektron ışınları DNA'da kırıklara neden olarak
hücre çoğalmasını imkânsız hale getirir.
Vücuttaki normal hücrelerin çoğu, tümör
hücrelerinin aksine hızlı çoğalmaz. Tümör hücreleri,
bu nedenle elektron ışınının radyasyon hasarına karşı
daha duyarlıdır.
Radyasyon tedavisi yakındaki normal hücrelere
en az zarar vererek, tahrip edilen kanser hücrelerinin
sayısını en üst düzeye çıkarmayı amaçlamaktadır.
Deri lenfoması için elektron beam
radyasyonunun yan etkileri
Tedavi sırasında veya hemen sonrası, elektron
ışını radyasyonu yorgunluk, kaşıntı, bronzlaşma ve
yanıklar(orta veya şiddetli güneş yanığı gibi) gibi
akut etkilere neden olabilir.
Bu akut yan etkiler nadiren şiddetli olmasına
rağmen, uygun destekleyici tedavi zamanında
uygulandığında kendini sınırlar
Uzun vadeli etkiler ciltte kuruma, azalmış
terleme, renk değişiklikleri, saçlarda dökülme ve
genişlemiş kan damarı gelişimi (telanjiektazi).
Elektron ışını radyasyonu da kişinin cilt kanserine
yakalanma riskini artırabilir.
Buna ek olarak, TSEB ‘e bağlı değişmiş fiziksel
görünümden (saç dökülmesi) kaynaklanan psikolojik
etki, genellikle önemlidir.
Dermatoloji &
Estetik
Dermatoloji