© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007 [ciltuzmani.com]. All rights reserved
Made by Babur
Cilt Uzmanı                    Uzm. Dr. Babür Süer
Dermatoloji &  Estetik Dermatoloji Uzmanından en tarafsız kaynak.

Psoriasis

Psoriasis (sedef hastalığı) farklı biçimlerde ortaya çıkabilen, tekrarlayıcı, kronik bir deri hastalığıdır. Tipik formlarında kızarık bir deri alanı üzeri sedef rengi pullarla kaplıdır. Derinin üst katmanı epidermis aşırı derecede büyümekte, kalınlaşmaktadır. Psoriasisin nedenleri tamamen anlaşılmamıştır ama tıbbi araştırmacılar bunun immun sistemle ilgili olduğunu düşünmektedir. Hepimizin vücudunda bulunan T hücreleri bizi bakteri ve virüs saldırılarından korur. Ancak psoriasis hastalığında bizim T hücreleri kendi cilt hücrelerine saldırır. Vücut daha fazla deri hücresi üreterek buna cevap verir. Deri hücrelerinin bu hızlı üretimi derinin normal yenilenme sürecini bozar. Normal deri hücreleri 21- 28 günde olgunlaşırken psoriasisde hücreler 2-3 günde olgunlaşmaya başlar. Bu nedenle eski deri dökülmeden yenileri oluşur. Ölü ve canlı hücreler gözle görülebilecek şekilde birikmeye başlar. Sonunda deride oluşan kırmızı yamalar gümüş renkli kabuklarla kaplanır. Deri kuru, kızarık, net bir sınırı vardır, pullar kazındığında zemininde küçük kanayan noktacıklar ortaya çıkar. Daha çok gövde, dirsek, diz , kafa derisinde, derinin kat yerlerinde yerleşmişlerdir. Psoriasis bulaşıcı ve mikrobik bir hastalık değildir. Vücudun bir yerinden diğer bölgeye de bulaşma olmaz. Sık görülen bir deri hastalığıdır. Toplumun yaklaşık % 1-3 ünde görülür. Birçok hastada 30-40 yaşlarında başlar. Kadınlarda erkeklerden daha erken yaşta başlama eğilimindedir. Ancak her yaşta görülebilir. Yalnızca ABD de 4.5 milyondan fazla insanda görülmektedir. Erkek ve kadında yaklaşık olarak eşit oranda görülür. Hastaların yaklaşık üçte birinin ailesinde en azından bir hasta daha olması, genetik bir bağlantı olabileceğini düşündürmektedir. Hastalık bazen şiddetlenirken, sedef hastalığında bazen bulgular azalır veya tamamen ortadan kalkabilir. Deriye yapılan travmalar, kesiler, yanık, böcek sokması hastalığın alevlenmesine sebep olabilir. Kanser tedavisinde kullanılan savunma sistemini baskılayan ilaçlar, romatizmal hastalıklar, enfeksiyonlar, alkol ve sigara kullanımı, şişmanlık, stres, genel durum bozuklukları, aşırı soğuk da alevlendirici etkenlerdir. Puberte ve menopozda pik yapması hormonal faktörlerin önemini göstermektedir. Güneş genellikle yararlıdır ancak küçük bir grup hastada yoğun güneş ışığı ile lezyonlar alevlenir ve bu hastalar yazın şikâyetlerin arttığından yakınırlar. Havuç, domates, taze meyve ve beta-karoten alımıyla psoriasis arasında ters bir ilişki saptanmıştır. Lityum, Beta bloker ve Antimalaryal ilaç kullanımı ve sistemik ve bazı harici kortikosteroidlerin dozunun düşürülmesi psoriasisi alevlendirebilir. Psoriasisin birçok tipi mevcuttur . En sık görülen tipi olan P.vulgaris vakaların yaklaşık %80’ini oluşturur. Bu tipde lezyonlar daha çok gövde, dirsek, diz, kafa derisinde, görülür. Flexural veya invers psoriasis derinin katlantı yerlerinde düz ama inflamasyon gösteren yamalar şeklindedir. Özellikle koltukaltı göğüs altı ve genital bölge çevresindedir. Terleme ve tahrişten etkilenir Mantar enfeksiyonlarına duyarlıdır. Guttat psoriasis deride ufak kırmızı noktacıklar şeklindedir ve sıklıkla vücudun geniş alanlarını kaplar. Büyük olasılıkla streptokoksik boğaz enfeksiyonu ile birliktedir. Çocuklarda sık görülen bir formdur. Püstuler psoriasis bakteri içermeyen yumrular şeklindedir. Bu püstüller kırmızı bir deri ile çevrelenmiştir. Bu bazen yalnızca ellerde ve ayaklarda görülebileceği gibi tüm vücutta yaygın yamalar şeklinde de olabilir. Tırnak psoriasisi el ve ayak tırnaklarının görünümünü etkiler. Daha çok el tırnaklarında daha az bir kısmında ise ayak tırnaklarında toplu iğne başı büyüklüğünde çukurlaşmalar, çizgiler, tırnakta kalınlaşma, sararma görülmektedir. Tırnağın gevşemesi veya parçalanması veya tırnak altındaki derinin kalınlaşması görülebilir. Bu tip psoriasisde eklem tutulumu görülebilir. Eklem yerlerinde ağrı ve yanma olabilir. Eritrodermik psoriasisde deride yaygın bir kırmızılaşma ciddi kaşıntı ve hatırı sayılır bir ağrı ve rahatsızlık vardır. Bu psoriasis tipi ölümcül olabilir aşırı inflamasyon ve deri soyulması derinin ısı regülasyonunun ve derinin koruyucu bariyer özelliğinin kaybedilmesine neden olur. Psoriasisin çok ciddi bir formudur.

Psoriyazis Tanısı

Tanı genellikle derinin görünüşüne göre konur Ancak bazen ayırıcı tanı için deriden biyopsi almak gerekebilir. Yapılan testler daha çok diğer hastalıkların dışlanması içindir. Hastanın normal yaşamına dönmesini sağlayacak tedaviye biran önce başlanması önemlidir.

Psoriyazis Tedavisi

Klasik tıbbi tedavi Bu tedavide öncelikle alevlenmeler engellenmeye çalışılır. Derisinin kuruması engellemek için nemlendirici bazı krem ve losyonlar kullanılabilir. Derideki bu kalın kabuğu etkili salilisilik asit içeren bazı karışımlar, ağaç katranı, ayrıca D3 vitamini (calcipotriol) türevleri ve kortizonlu, anthralinli pomatlar kullanılmaktadır. Oral veya harici Retinoik asid tedavisi diğer bir seçenektir. Ultraviole ile tedavi de yararlı olabilmektedir.(PUVA veya darband UVB) Özellikle son dönemde dar band ultraviyole ve excimer lazer tedavileri ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ayrıca methotrexat veya siklosporin bazı kanser ilaçları da özellikle eritrodermik veya eklemleri tutan formlar için kullanılabilmektedir. Tedaviler genellikle kombinasyonlar şeklinde uygulanmaktadır. Methotreksat sıklıkla kullanılmakta ancak yan etkilerini azaltmak için folik asitle birlikte verilmesi önerilmektedir. Siklosporin tedavide hızlı etki gösterir ancak çok fazla yan etkisi olduğu için kullanımı çok sınırlıdır. Acitretin bir tür retinoiddir 1980 li yıllardan beri diğer ilaçlara cevap vermeyen ağır psoriasis hastalarının tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak çok fazla yan etkisi olabileceği bilindiğinden hastanın dikkatli bir şekilde izlenmesi gereklidir. Ayrıca gebelerde kullanımı teratojenik etkileri nedeni ile kontrendikedir. Biyolojik Ajanlarla Tedavi Son dönemde, geleneksel tedaviden farklı olarak çok daha spesifik, psoriasisden sorumlu olan vücut T hücresi ve inflamatuar sitokinlerin aktivasyonunu engelleyen ve sorumlu T hücrelerini azaltan, savunma sistemini baskılayıcı olan biyolojik ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Mevcut uygulamalardan hastaların memnuniyetsizliği ve toksisite nedeniyle bu ihtiyaç doğmuştur. Bu biyolojik ilaçlar daha spesifik etkili olduğu için klasik ajanlardan daha az toksik etkileri vardır. Şu an için psoriasis tedavisinde kullanılan biyolojik ajanlar: Tumor nekrozis faktor-alfa (TNF-alpha) inhibitörler, Cimzia Embrel Humira Remicade Simponi ve Simponi aria Interlökin-12 ve -23 (IL-12/23) inhibitörleri, Stelara Interlökin-17 (IL-17) inhibitörleri Cosentyx ,Taltz ve Siliq T hücre inhibitörleri Orencia Interlökin-23 (IL-23) inhibitörleri Ilumya Skyrizi ve Tremfya Yapılan bir çalışmaya göre dermatologların çoğu psoriasis tedavisinde özellikle orta düzey vakalarda biyolojik ilaçları daha fazla kullanmaktadır. "Etanersept" bu tür ilaçlar arasında en sık kullanılan olsa da, "adalimumab" nın payı da belirgin olarak artmaktadır. Etanercept (Enbrel). 3 ay boyunca haftada 3 kez deri altına enjeksiyon şeklinde kullanılır. Sonra haftada bir kullanılır. Deri tahrişi ve döküntü gibi yan etkileri olabilir. Multipl skleroz, immun sistemde zayıflama, hepatit B, veya kalp yetmezliği varsa kullanılmaz. Adalimumab (Humira), infliksimab ve etanercept'in ardından FDA tarafından onaylanmış bir TNF inhibitörüdür. Adalimumab üretiminde insan monoklonal antikoru kullanılmıştır. 2008 yılında FDA adalimumab'ın Romatoid Artrit, Psoriatik Artrit, Anklozan Spondilit Crohn ve Sedef hastalığı ve juvenil idiyopatik Artrit tedavisini onaylamıştır. İki haftada bir deri altına uygulanır. Kalp yetmezliğinde veya multipl sklerozda kullanılmamalıdır. Ağır, bazen ölümcül olabilen tüberküloza, lenfomaya ve lupus benzeri sendromlara neden olabilir. Infliksimab (Remicade). Doktor tarafında IV olarak verilir. 2-3 saat sürebilir. Ardından 2. ve 6. haftalarda tekrarlanır. Daha sonra 8 haftada bir uygulanır. Ustekinumab (Stelara). Bir enjeksiyon yapılır. 4 hafta sonra tekrarlanır. Daha sonra 12 haftada bir uygulanır. Enfeksiyonlara, kansere neden olabilir. Nadiren ölümcül olabilen posterior lökoensefalopati yapabilir. Certolizumab (Cimzia). Doktor tarafında IV olarak verilir. Daha sonra iki haftada bir yapılır. kansere , enfeksiyonlara, kalp yetmezliğine ve lupus benzeri sendroma neden olabilir. Kanama ve morluklar yapabilir. Golimumab (Simponi). Hasta kendisi ayda bir kez kullanır. Enfeksiyonlara, lenfomaya ve diğer kanserlere, kalp yetmezliğine ve karaciğer sorunlarına neden olabilir.Kanama ve morluklar yapabilir. Apremilast (Otezla). Aslında biyolojik ajan değildir. Ancak, immun sisteme etkilidir. Günde bir veya iki kez alınan bir tablettir. Psoriazis plaklarındaki kızarıklığı, kalınlaşmayı ve kabuklanmayı azaltır. Depresyon ve intihar eğilimi ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Diare, kusma, üst solunum yolu enfeksiyonu, başağrısı gibi yan etkileri olabilir. Kilo kaybına neden olabilir. Biyolojik temelli tedavilerin ortaya çıkışı büyük ölçüde psoriasis tedavisini de geliştirmiştir. Son on yılda yalnızca sedef için bile pek çok biyolojik tedavi ortaya çıkmıştır. Daha önce alefasept ve efalizumab gibi ajanlar T-hücrelerinin aktivasyonunu ve göçünü bozarken daha sonra ortaya çıkan infliximab, etanercept, ve adalimumab gibi ajanlar TNF-α yı hedef almıştır. Son zamanlarda, Ustekinumab ve Briakinumab gibi yeni biyolojik ajanlar IL-12 ve IL-23 tarafından paylaşılan p40 alt birimini hedef almaktadır. Ancak bu grup ilaçların savunma sistemini baskılayıcı ve tümör oluşturucu etkileri yönünden dikkatli ve kontrollü kullanılması gerekmektedir. Her ne kadar biyolojik ilaçların kullanımı artsa da hala psoriasisde en sık reçetelenen ilaçlar topikal ajanlardır. Calcipotriene ve betametazon dipropionat karışımı ilaçlar çok sık reçetelenmekle birlikte, clobetasol propionate bazı durumlarda daha avantajlı olabilir. Oral ajan kullanımı hastalığın hastalığın şiddeti ile artsa da ağır psoriasisi olanların yalnızca üçte biri oral ilaç kullanmaktadır. Metotreksat ve acitretin psoriasis tedavisinde en sık reçetelenen oral ilaçlardır. Herbirinin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Oral ilaçlara benzer bir şekilde Fototerapinin psoriasis tedavisinde kullanımı hastalığın şiddeti ile artar. Hastaya psoriasisin kronik bir hastalık olduğu tedavisinin yaşam boyu sürebileceği anlatılmalıdır.
© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007 [ciltuzmani.com]. All rights reserved
Cilt Uzmanı Uzm.Dr. Babür Süer
Uzmanından en tarafsız kaynak.

Psoriasis

Psoriasis (sedef hastalığı) farklı biçimlerde ortaya çıkabilen, tekrarlayıcı, kronik bir deri hastalığıdır. Tipik formlarında kızarık bir deri alanı üzeri sedef rengi pullarla kaplıdır. Derinin üst katmanı epidermis aşırı derecede büyümekte, kalınlaşmaktadır. Psoriasisin nedenleri tamamen anlaşılmamıştır ama tıbbi araştırmacılar bunun immun sistemle ilgili olduğunu düşünmektedir. Hepimizin vücudunda bulunan T hücreleri bizi bakteri ve virüs saldırılarından korur. Ancak psoriasis hastalığında bizim T hücreleri kendi cilt hücrelerine saldırır. Vücut daha fazla deri hücresi üreterek buna cevap verir. Deri hücrelerinin bu hızlı üretimi derinin normal yenilenme sürecini bozar. Normal deri hücreleri 21-28 günde olgunlaşırken psoriasisde hücreler 2-3 günde olgunlaşmaya başlar. Bu nedenle eski deri dökülmeden yenileri oluşur. Ölü ve canlı hücreler gözle görülebilecek şekilde birikmeye başlar. Sonunda deride oluşan kırmızı yamalar gümüş renkli kabuklarla kaplanır. Deri kuru, kızarık, net bir sınırı vardır, pullar kazındığında zemininde küçük kanayan noktacıklar ortaya çıkar. Daha çok gövde, dirsek, diz , kafa derisinde, derinin kat yerlerinde yerleşmişlerdir. Psoriasis bulaşıcı ve mikrobik bir hastalık değildir. Vücudun bir yerinden diğer bölgeye de bulaşma olmaz. Sık görülen bir deri hastalığıdır. Toplumun yaklaşık % 1-3 ünde görülür. Birçok hastada 30-40 yaşlarında başlar. Kadınlarda erkeklerden daha erken yaşta başlama eğilimindedir. Ancak her yaşta görülebilir. Yalnızca ABD de 4.5 milyondan fazla insanda görülmektedir. Erkek ve kadında yaklaşık olarak eşit oranda görülür. Hastaların yaklaşık üçte birinin ailesinde en azından bir hasta daha olması, genetik bir bağlantı olabileceğini düşündürmektedir. Hastalık bazen şiddetlenirken, sedef hastalığında bazen bulgular azalır veya tamamen ortadan kalkabilir. Deriye yapılan travmalar, kesiler, yanık, böcek sokması hastalığın alevlenmesine sebep olabilir. Kanser tedavisinde kullanılan savunma sistemini baskılayan ilaçlar, romatizmal hastalıklar, enfeksiyonlar, alkol ve sigara kullanımı, şişmanlık, stres, genel durum bozuklukları, aşırı soğuk da alevlendirici etkenlerdir. Puberte ve menopozda pik yapması hormonal faktörlerin önemini göstermektedir. Güneş genellikle yararlıdır ancak küçük bir grup hastada yoğun güneş ışığı ile lezyonlar alevlenir ve bu hastalar yazın şikâyetlerin arttığından yakınırlar. Havuç, domates, taze meyve ve beta-karoten alımıyla psoriasis arasında ters bir ilişki saptanmıştır. Lityum, Beta bloker ve Antimalaryal ilaç kullanımı ve sistemik ve bazı harici kortikosteroidlerin dozunun düşürülmesi psoriasisi alevlendirebilir. Psoriasisin birçok tipi mevcuttur . En sık görülen tipi olan P.vulgaris vakaların yaklaşık %80’ini oluşturur. Bu tipde lezyonlar daha çok gövde, dirsek, diz, kafa derisinde, görülür. Flexural veya invers psoriasis derinin katlantı yerlerinde düz ama inflamasyon gösteren yamalar şeklindedir. Özellikle koltukaltı göğüs altı ve genital bölge çevresindedir. Terleme ve tahrişten etkilenir Mantar enfeksiyonlarına duyarlıdır. Guttat psoriasis deride ufak kırmızı noktacıklar şeklindedir ve sıklıkla vücudun geniş alanlarını kaplar. Büyük olasılıkla streptokoksik boğaz enfeksiyonu ile birliktedir. Çocuklarda sık görülen bir formdur. Püstuler psoriasis bakteri içermeyen yumrular şeklindedir. Bu püstüller kırmızı bir deri ile çevrelenmiştir. Bu bazen yalnızca ellerde ve ayaklarda görülebileceği gibi tüm vücutta yaygın yamalar şeklinde de olabilir. Tırnak psoriasisi el ve ayak tırnaklarının görünümünü etkiler. Daha çok el tırnaklarında daha az bir kısmında ise ayak tırnaklarında toplu iğne başı büyüklüğünde çukurlaşmalar, çizgiler, tırnakta kalınlaşma, sararma görülmektedir. Tırnağın gevşemesi veya parçalanması veya tırnak altındaki derinin kalınlaşması görülebilir. Bu tip psoriasisde eklem tutulumu görülebilir. Eklem yerlerinde ağrı ve yanma olabilir. Eritrodermik psoriasisde deride yaygın bir kırmızılaşma ciddi kaşıntı ve hatırı sayılır bir ağrı ve rahatsızlık vardır. Bu psoriasis tipi ölümcül olabilir aşırı inflamasyon ve deri soyulması derinin ısı regülasyonunun ve derinin koruyucu bariyer özelliğinin kaybedilmesine neden olur. Psoriasisin çok ciddi bir formudur.

Psoriyazis Tanısı

Tanı genellikle derinin görünüşüne göre konur Ancak bazen ayırıcı tanı için deriden biyopsi almak gerekebilir. Yapılan testler daha çok diğer hastalıkların dışlanması içindir. Hastanın normal yaşamına dönmesini sağlayacak tedaviye biran önce başlanması önemlidir.

Psoriyazis Tedavisi

Klasik tıbbi tedavi Bu tedavide öncelikle alevlenmeler engellenmeye çalışılır. Derisinin kuruması engellemek için nemlendirici bazı krem ve losyonlar kullanılabilir. Derideki bu kalın kabuğu etkili salilisilik asit içeren bazı karışımlar, ağaç katranı, ayrıca D3 vitamini (calcipotriol) türevleri ve kortizonlu, anthralinli pomatlar kullanılmaktadır. Oral veya harici Retinoik asid tedavisi diğer bir seçenektir. Ultraviole ile tedavi de yararlı olabilmektedir.(PUVA veya darband UVB) Özellikle son dönemde dar band ultraviyole ve excimer lazer tedavileri ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ayrıca methotrexat veya siklosporin bazı kanser ilaçları da özellikle eritrodermik veya eklemleri tutan formlar için kullanılabilmektedir. Tedaviler genellikle kombinasyonlar şeklinde uygulanmaktadır. Methotreksat sıklıkla kullanılmakta ancak yan etkilerini azaltmak için folik asitle birlikte verilmesi önerilmektedir. Siklosporin tedavide hızlı etki gösterir ancak çok fazla yan etkisi olduğu için kullanımı çok sınırlıdır. Acitretin bir tür retinoiddir 1980 li yıllardan beri diğer ilaçlara cevap vermeyen ağır psoriasis hastalarının tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak çok fazla yan etkisi olabileceği bilindiğinden hastanın dikkatli bir şekilde izlenmesi gereklidir. Ayrıca gebelerde kullanımı teratojenik etkileri nedeni ile kontrendikedir. Biyolojik Ajanlarla Tedavi Son dönemde, geleneksel tedaviden farklı olarak çok daha spesifik, psoriasisden sorumlu olan vücut T hücresi ve inflamatuar sitokinlerin aktivasyonunu engelleyen ve sorumlu T hücrelerini azaltan, savunma sistemini baskılayıcı olan biyolojik ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Mevcut uygulamalardan hastaların memnuniyetsizliği ve toksisite nedeniyle bu ihtiyaç doğmuştur. Bu biyolojik ilaçlar daha spesifik etkili olduğu için klasik ajanlardan daha az toksik etkileri vardır. Şu an için psoriasis tedavisinde kullanılan biyolojik ajanlar: Tumor nekrozis faktor-alfa (TNF-alpha) inhibitörler, Cimzia Embrel Humira Remicade Simponi ve Simponi aria Interlökin-12 ve -23 (IL-12/23) inhibitörleri, Stelara Interlökin-17 (IL-17) inhibitörleri Cosentyx ,Taltz ve Siliq T hücre inhibitörleri Orencia Interlökin-23 (IL-23) inhibitörleri Ilumya Skyrizi ve Tremfya Yapılan bir çalışmaya göre dermatologların çoğu psoriasis tedavisinde özellikle orta düzey vakalarda biyolojik ilaçları daha fazla kullanmaktadır. "Etanersept" bu tür ilaçlar arasında en sık kullanılan olsa da, "adalimumab" nın payı da belirgin olarak artmaktadır. Etanercept (Enbrel). 3 ay boyunca haftada 3 kez deri altına enjeksiyon şeklinde kullanılır. Sonra haftada bir kullanılır. Deri tahrişi ve döküntü gibi yan etkileri olabilir. Multipl skleroz, immun sistemde zayıflama, hepatit B, veya kalp yetmezliği varsa kullanılmaz. Adalimumab (Humira), infliksimab ve etanercept'in ardından FDA tarafından onaylanmış bir TNF inhibitörüdür. Adalimumab üretiminde insan monoklonal antikoru kullanılmıştır. 2008 yılında FDA adalimumab'ın Romatoid Artrit, Psoriatik Artrit, Anklozan Spondilit Crohn ve Sedef hastalığı ve juvenil idiyopatik Artrit tedavisini onaylamıştır. İki haftada bir deri altına uygulanır. Kalp yetmezliğinde veya multipl sklerozda kullanılmamalıdır. Ağır, bazen ölümcül olabilen tüberküloza, lenfomaya ve lupus benzeri sendromlara neden olabilir. Infliksimab (Remicade). Doktor tarafında IV olarak verilir. 2-3 saat sürebilir. Ardından 2. ve 6. haftalarda tekrarlanır. Daha sonra 8 haftada bir uygulanır. Ustekinumab (Stelara). Bir enjeksiyon yapılır. 4 hafta sonra tekrarlanır. Daha sonra 12 haftada bir uygulanır. Enfeksiyonlara, kansere neden olabilir. Nadiren ölümcül olabilen posterior lökoensefalopati yapabilir. Certolizumab (Cimzia). Doktor tarafında IV olarak verilir. Daha sonra iki haftada bir yapılır. kansere , enfeksiyonlara, kalp yetmezliğine ve lupus benzeri sendroma neden olabilir. Kanama ve morluklar yapabilir. Golimumab (Simponi). Hasta kendisi ayda bir kez kullanır. Enfeksiyonlara, lenfomaya ve diğer kanserlere, kalp yetmezliğine ve karaciğer sorunlarına neden olabilir.Kanama ve morluklar yapabilir. Apremilast (Otezla). Aslında biyolojik ajan değildir. Ancak, immun sisteme etkilidir. Günde bir veya iki kez alınan bir tablettir. Psoriazis plaklarındaki kızarıklığı, kalınlaşmayı ve kabuklanmayı azaltır. Depresyon ve intihar eğilimi ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Diare, kusma, üst solunum yolu enfeksiyonu, başağrısı gibi yan etkileri olabilir. Kilo kaybına neden olabilir. Biyolojik temelli tedavilerin ortaya çıkışı büyük ölçüde psoriasis tedavisini de geliştirmiştir. Son on yılda yalnızca sedef için bile pek çok biyolojik tedavi ortaya çıkmıştır. Daha önce alefasept ve efalizumab gibi ajanlar T-hücrelerinin aktivasyonunu ve göçünü bozarken daha sonra ortaya çıkan infliximab, etanercept, ve adalimumab gibi ajanlar TNF-α yı hedef almıştır. Son zamanlarda, Ustekinumab ve Briakinumab gibi yeni biyolojik ajanlar IL-12 ve IL-23 tarafından paylaşılan p40 alt birimini hedef almaktadır. Ancak bu grup ilaçların savunma sistemini baskılayıcı ve tümör oluşturucu etkileri yönünden dikkatli ve kontrollü kullanılması gerekmektedir. Her ne kadar biyolojik ilaçların kullanımı artsa da hala psoriasisde en sık reçetelenen ilaçlar topikal ajanlardır. Calcipotriene ve betametazon dipropionat karışımı ilaçlar çok sık reçetelenmekle birlikte, clobetasol propionate bazı durumlarda daha avantajlı olabilir. Oral ajan kullanımı hastalığın hastalığın şiddeti ile artsa da ağır psoriasisi olanların yalnızca üçte biri oral ilaç kullanmaktadır. Metotreksat ve acitretin psoriasis tedavisinde en sık reçetelenen oral ilaçlardır. Herbirinin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Oral ilaçlara benzer bir şekilde Fototerapinin psoriasis tedavisinde kullanımı hastalığın şiddeti ile artar. Hastaya psoriasisin kronik bir hastalık olduğu tedavisinin yaşam boyu sürebileceği anlatılmalıdır.