© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007
[ciltuzmani.com]. All rights reserved
Uzmanından en tarafsız kaynak.
Vitiligo
Vitiligo Latince vitelius (Türkçesi: dana) kelimesinden
gelmiştir. Bu hayvanın sırtındaki lekelere benzetilmiştir. Derinin
üst tabakasının rengini kaybetmesi ile karakterize bir
hastalıktır. Bazen melanin pigmenti kaybı kısmidir. Nadir
olarak kıllarda da renk kaybı vardır. Derinin renk hücresi olan
melonosit yokluğunun mekanizması birden çok olabilir ancak
yeterince tanımlanmamıştır.
Vitiligo göreceli olarak sıktır % 1-2. Görülme sıklığında
cinsiyete bağlı bir fark yoktur. Yaklaşık hastaların %30
oranında ailesinde vitiligo vakaları vardır. Hastalığın kendisi
kalıtsal değildir ancak genetik yatkınlık söz konusudur.
Siyahlarda, Fas Yahudilerinde ve Yemen Yahudilerinde sıktır.
Trioid hastalıkları ile sık birliktelik gösterir. Vitiligo doğumdan
yaşlılığa kadar ortaya çıkabilirse de başlama yaşı en sık olarak
10 ila 30 yaşları arasındadır. İleri yaşlarda ve bebeklerde çok
nadirdir. Nerdeyse tüm vitiligolar yaşamın erken dönemlerinde
ortaya çıkar. Kadınlarda derinin görünümüne artmış olan ilgi,
vitiligonun erkeklere göre daha erken fark edilmesini sağlar.
Klinik Görünüm
Erken dönem vitiligoda, beyaz renkli alanlar belirgin
değildir ve kaşıntılı olabilir. Başlangıçta vitiligo
semptom suz olarak ilerler. Geç dönem vitiligoda,
yayılma eğilimi durdurulabilir.
Vitiligo özellikle deri güneşte yandığında daha da
belirginleşen keskin sınırlı ve kozmetik olarak rahatsız
edici beyaz lekeler olarak belirir. Lezyonun daha da
belirginleşmesi, güneşten korunmayla önlenebilir.
Güneş koruyucular kullanılmalı ve mümkün olduğunca
güneşe çıkılmamalıdır.
İlk olarak yalnızca birkaç ufak küçük keskin sınırlı
çevresi sıklıkla daha koyu renkli bölgeler vardır
Sınırlarda kırmızı veya koyu renkli bir halka olabilir.
Lezyonların sayısı arttıkça birleşerek biçimsiz şekiller
oluşturabilir.
Vitiligo lezyonları tek bir bölgede veya yaygın olabilir ,
yaygın formu daha sıktır.
En sık tutulan bölgeler yüz boyun ve saçlı deridir. Deri
kıvrımlarında sık olarak tutulur. En sık tutulan yerlerin
çoğu tekrarlayan travmaya maruz kalan kemik
çıkıntılar, önkol dışyüzü, bilek iç yüz, el sırtı, el parmağı
gibi bölgelerdir
Vitiligo oldukça sık olarak dudak, genital bölge, diş
etleri, areola ve meme başı gibi bölgelerin çevresinde
ortaya çıkar.
Vitiligolularda çevresinde beyaz halka bulunan halo
nevus denen benler sıktır. Saçlı deri vitiligosu genellikle
beyaz veya gri saçın bölgesel yamaları şeklinde ortaya
çıkar, fakat tüm saçlı derinin total beyazlaşması da
görülebilir.
En sık saçlı deri tutulumu görülür, bunu sırasıyla kaş
,kasık bölgesi ve koltuk altı tutulumu izler. Kıllarda
beyazlaşma rengin normale dönmesi için kötü prognoz
belirtisi olabilir. Malign melanomada vitiligo benzeri
renk kayıpları görülebilir iyi prognoz belirtisidir.
Vitiligo Laboratuar Bulguları
Vitiligo tanısı genellikle klinik olarak konsa da, nadir
olarak biyopsi, diğer hastalıklardan ayırt etmede
yardımcı olabilir. Vitiligo özellikle tiroid hastalıkları ve
diabetes mellitus gibi diğer otoimmun hastalıklarla
birliktelik gösterebilir, %30 unda tiroit hastalığı
vardır. Diğer birlikte olduğu otoimmun hastalıklar
grubunda şunlar vardır: Pernisioz anemia, Addison's
hastalığı, Alopesi areata insuline bağımlı Diabet,
Uveitis, Kronik mukokutanoz Kandidiazis, Poliglandular
otoimmun sendromlar. Hastaların hipotiroidi, Graves
(tiroid hastalığı), diabet ve diğer otoimmun
hastalıkların başlangıç işaret ve bulgularına karşı
uyanık olmalıdır.
Vogt-Kayanagi-Harada sendromu,
Üveit (göz iltihabı), işitme bozukluğu, saç dökülmesi ve
beyaz perçemler gibi belirtilerin de eşlik edebildiği
nadir görülen birçok sistemi tutan bir hastalıktır. Bu
nedenle vitiligo saptanan olgularda eşlik edebilecek
bulgular açısından tam kan sayımı, tiroid hormonları,
açlık kan şekeri, kan kortizol düzeyi, işitme testleri ve
göz konsültasyonları istenmelidir.
TSH, tiroid hastalıkları için en çok kullanılan fiyatı
uygun tarama testidir. Diyabet taraması açlık kan şeker
veya gilikozile hemoglobin ile yapılabilmektedir.
Tanı Wood ışığında muayene ile yapılabilir. Bu ışık
renk kaybını daha da belirginleştirir. Özellikle Koltuk
altı, anüs, ve genital bölgeler Wood ışığı olmadan pek
belirgin değildir.
Vitiligonun Oluşumu Hakkında
Hipotezler
Savunma sistemi hipotez : Savunma sistemi
denetimdeki sapma sonucu kendi renk hücrelerini
tahrip eder. Otoimmunite özellikle nörosegmental
tipte önemlidir.
Sinirsel hipotez Sinirlerden salınan aracı bir madde
renk hücresi melanositleri veya renk maddesi
melanin üretimini yok eder
Kendi kendine yıkım hipotezi: Renk maddesi
melanin sentezi renk hücresi olan melanositlerce
yok edilebilir.
Genetik hipotez Melanositlerin kalıtsal bir
anormalliği, onların büyüme ve gelişimini engeller
Mikrokimerizm Hipotezi: Yapılan bazı
çalışmalarda gebelikte anne ile fetüs arasında,
organ nakli veya kan transfüzyonu yolu ile kişiler
arasında hücre transferi olduğu gösterilmiştir. Bu
hücre veya DNA lar alıcıda on yıllarca kalarak
mikrokimerizm durumu oluşturur. Vitiligonun da
böyle bir yol ile oluşmuş olabileceği
düşünülmektedir.
Viral nedenler: Özellikle CMV(citomegalovirus) ‘e
bağlı vitiligo ve para şeklinde saç dökülmeleri öne
sürülmüş ve bu amaçla anti viral tedaviler
uygulanmıştır.
B12 ve Folik asit eksikliği : B12 , B6 ve folik
asit eksikliğine bağlı homosistein yüksekliğinin
vitiligoya neden olabileceği düşünülmektedir. Bu
aminoasidin yüksekliği kardiyovasküler hastalıklar
ve sık kemik kırıklarına da sebep olduğu için
önemlidir.
Bu teorilerin hiçbirisi tek başına yeterince tatmin
edici olmadığından bir kaçını birden içeren teoriler
de bazı uzmanlarca desteklenmektedir.
Kozmetiklere Bağlı vitiligo
Vitiligo "Q10" içeren kozmetik kremlere bağlı olarak
yüz bölgesinde gelişebildiği bildirilmiştir. Ailesinde
vitiligo olan ya da otoimmun hastalığı olan
Vitiligoya eğilimli kişilerde Q10 içeren kremler ve
oral preparatların kullanılmaması önerilmektedir.
Vitiligonun klinik sınıflandırılması
Her tip vitiligo için uzmanlar tarafından özel
belirtiler saptandığından sınıflandırma sistemi
önemlidir
•
En yaygın olarak kullanılan vitiligo
sınıflandırması dağılım bazında yapılan
lokalize, jeneralize, ve üniversal tiplerdir,
•
Bunun dışında A ve B tiplerinden bahsedilir;
A tipi daha sık görülen oldukça simetrik ve iyi
sınırlanmış lezyonlardan oluşan bir modeldir.
•
Görülen ilerleme, prognoz ve tedavi dikkate
alındığında vitiligo 2 büyük klinik tipe
sınıflandırılabilir; Segmental ve
Nonsegmental Segmental vitiligo genellikle
yaşamın erken döneminde başlar ve etkilediği
bölge içinde hızla yayılır. Segmental vitiligonun
seyri durabilir ve depigmente yamalar
hastanın hayatı boyunca değişmeden kalabilir.
Nonsegmental tip vitiligonun segmental
dışındaki tüm tipleri bu grupta değerlendirilir.
Tedavi
Tüm hastalarda iyi sonuç veren tek bir tedavi
yöntemi yoktur ; tedaviye cevap çok değişiktir.
Kortikosteroidler, PUVA,dar ve geniş band UVB
multivitaminler, fenilalanin savunma sistemi
düzenleyici tedaviler kullanılmaktadır. Tedavi
bireyselleştirilmelidir, hastalar, tedavinin riskleri
konusunda da uyarılmalıdır.Erken dönem ve bölgesel
vakalarda, sistemik foto kemoterapiye kozmetik
olarak tatmin, %70 lere kadar çıkmaktadır.
PUVA tedavisi
(8-methoxypsoralen, 5-methoxypsoralen,
trimethylpsoralen + Ultraviole A) özellikle yaygın ve
deri tipi IV-VI olan hastalarda, genellikle tedavide
kullanılan en pratik seçimdir .Ancak bir iki yıl içinde
150-200 seans sonrası hastaların ancak %50sinde
tekrar renklenme rastlanmıştır. 10-12 yaş altında oral
UVA uygulanmaz Açık tenli Tip 1 ve2 ye belirgin bir
rahatsızlığı yoksa tedavi uygulanmaz. En iyi sonuç
yüzde ve kol ve bacakların gövdeye yakın
kısımlarında sağlanmaktadır. Ancak çoğu kez tekrar
renklenme tam olmadığı için daha garip şekiller
oluşabilir. El sırtında ve ayakta Vitiligo tedaviye çok
dirençlidir. Çünkü bu bölgelerde kıl sayısı daha azdır.
Beyaz kılların olduğu bölge tedaviye dirençlidir. Koyu
tenliler açık tenlilerden daha iyi yanıt verir. PUVA
tedavisi isteyen doktor, yanık, katarakt oluşumu ve
kanser yapıcı riskleri iyice değerlendirdikten sonra
tedaviye geçecektir.
Methoxalen den daha az toksik olan trioxsalen ile 2-4
saat sonra (11 ile 15 saatleri arası) güneşte yapılan
tedaviye PUVASOL denmektedir. İlk hafta haftada
iki kezle başlanır. Daha sonra kızarıklığa göre doz
ayarlanır
Bölgesel vitiligo tedaviye daha iyi yanıt verir.
Tedaviye yanıt çoğu hastada yeni lezyonların
oluşmaması şeklindedir. Yeni lezyonlar oluşuyor veya
mevcut lezyonlar büyüyorsa tedavinin devamı
gereksizdir.
Ultraviyole B Tedavisi
280-320nm olan UVB tedavisi PUVA ya alternatif
olarak uygulanmıştır. Uygulama kolaylığı ve kimyasal
bir maddeye ihtiyaç olmaması dışında PUVA ya göre
istatiksel olarak anlamlı bir fark görülememiştir.
Daha sonra 311nm dalga boyundaki dar bant UV-B
radyasyonu topikal PUVA(%46) ya göre vitiligo da
%67 cevap oranı ile daha etkili bulunmuştur. Eritem
ve fototoksik etkileri daha azdır, uzun dönem tedavi
sonrası hiperkeratozis gözlenmemiştir. UV-A koruyucu
gözlükler, oral veya topikal 8-MOP gibi ilaçlar gerekli
değildir. Tedavi günde iki kez yapılır ve 5 dakikadan
fazla sürmez. Diğer yöntemlerde olduğu gibi yüz ve
gövdenin tekrar renklenmesi kol ve bacaklara oranla
daha iyidir.
Ancak her ne kadar dar bant sonuçları tatminkar
gözükse de hastaya tedavi sırasında UVB veya PUVA
normal deriye de uygulandığı için lezyon ve normal
deri arasındaki kontrast artar, normal deride cilt
yaşlanması telenjektaziler ve cilt kanserlerinin
görülme riski artar. Değişik bölgelere farklı dozlar
uygulanma şansı yoktur. Bu sorunları aşmak için
mikro fototerapi adı altında Excimer lazer denen
özel cihazlar geliştirilmiştir.
Excimer Lazer
308nm (XeCl) ve 311nm (MEL) dalga boylarındaki bu
lazerler bir çok çalışmada vitiligo için kullanılmıştır.
Haftada 3 kez en az 12 hafta uygulandığında
özellikle yüz ve boyunda oldukça etkilidir. Bu cihazlar
beyaz renkli deriyi saptayarak UV ışınlarını buraya
yönlendirir. Farklı bölgelere farklı dozlar verme
şansımız olur. Verilen total doz azalır. Minimal eritem
dozuna göre sorunlu bölgelere daha yüksek dozlar
uygulanabilir. Khellin 4% kremin özellikle excimer
laser ile kullanımı çok başarılıdır. Excimer laser kısa
dönem sistemik steroidler ve harici tacrolimusla da
birlikte kullanılmıştır.
Sistemik Steroidler
Uzamış kullanımı ve toksisiteleri nedeni ile arzu
edilmeseler de sistemik steroidler (prednisone)
kullanılmaktadır. Deri atrofisi, telenjektazi,
hipertrikozis, akneiform lezyonlar görülebilir. Bu
tedavinin faydaları ve toksititesi iyi tartılmalıdır.
Lokalize vitiligo tedavisinde topikal steroidler hem
doktor hem de hastanın tedavisinde, uyguluğu ve
kolaylığı açısından sıklıkla ilk seçilen formdur.
Pimecrolimus veya Tacrolimus kremler
Pimecrolimus ve Tacrolimus “Calcineurin İnhibitöleri”
adı verilen ilaçlardır ve normalde krem formları
atopik dermatit tedavisinde kullanılmaktadır. Bununla
birlikte resmi olamamakla birlikte vitiligo tedavisinde
pek çok doktor tarafından kortikosteroidlere alternatif
ilaç olarak krem şeklinde kullanmaktadır. özellikle baş
boyun bölgesinde tercih edilmektedirler. 308nm
Excimer lazerler ile tacrolimusun kombinasyonu
dirençli vitiligoda daha iyi sonuç vermektedir. Yüzde,
dar-bant UV-B eğer pimecrolimus %1 kremle
kullanılırsa çok daha başarılı olmaktadır.
Pimecrolimus ve microdermabrazyonun birlikte
kullanıldığı başarılı sonuçların alındığı çalışmalar
bildirilmiştir. Ancak bu ilaçların da bazı yan etkileri
olabilir. Örneğin yanma ve ağrı hissi oluşturabilir.
Cildin güneşe hassasiyetini arttırabilir. Alkol ile
alınırsa yüzde flushing denen kızarıklıklığa ve cilt
irritasyonuna neden olabilir.
Vitamin D analogları, Kalsipotriol ve takalsitol,
Vitiligo tedavisinde harici olarak kullanılmıştır.
Bölgesel ımmun cevabı hedefleyerek spesifik T-hücre
aktivasyonu üzerine etkilidir. Bu vitamin D3 bileşikleri
melanosit gelişimini ve farklılaşmasına da etkilidir.
Harici kalsipotrien ve dar-bant UV-B veya PUVA
kombinasyonu tek başına yapılan tedavilerden çok
daha başarılıdır.
Güneş Koruyucular
Beyazlaşan derideki, güneş yanığı riskini ve
tekrarlayan güneş hasarını azaltmak için güneş
koruyucu kremler vitiligolu tüm hastalara verilmelidir.
Ancak bilinmelidir ki güneş koruyucuların çoğunun
Ultraviole A filtre etme yetenekleri sınırlıdır.
Depigmentasyon
Eğer vitiligo yaygınsa ve yapılan girişimler sonrası
tatminkar bir sonuç alınamadıysa, %40 dan fazla
tutulum olan seçilmiş bazı hastalarda renklendirme
yerine koyu renk kalan yerlerin renginin açılması
uygulanabilir. Ancak, uzun vadeli sosyal ve duygusal
sonuçları değerlendirilmelidir . Psikiyatri uzmanlarının
önerisi alınabilir.
Tedavi sonrası Solastene( beta karotenle) deri rengi
sağlanabilir.(6 hafta günde 3 kez 60mg)
Diğer Tedavi Yöntemleri
•
Levamisol ile tedavi: Vitiligo tedavisinde güvenli ve etkili
bulunmuştur.
•
Pseudokatalaz ve kalsiyum: Normal ciltte de
bulunan psödokatalaz cildi serbest radikallerin
zararından korur. Çalışmalarda UVB ile birlikte
kullanımı etkili bulunmuştur.
•
Vitaminler: B 12 (1.000mg,)
•
Askorbik asid (1.000mg) Folik asid (1-
5mg)günlük dozları tedavide önerilmiştir.
•
Siklosporinle tedavi: Tedavi 6mg/kg 3 aydan
fazla denenen olgularda başarılı olamamıştır.
Ancak daha yüksek dozlarda başarı sağlandıysa
da bu dozlarda yan etki insidansı fazladır.
•
Suplatast tosilat :Diğer ilaçlarla birlikte kullanımı
önerilmektedir. Tcell, IL-4 mRNA
transkripsiyonunu engelleyen anti alerjik bir
ajandır.
Yeni bir İlaç
Ruxolitinib, ağırlıklı olarak kanser tedavilerinde,
özellikle kemik iliği kanserlerinde hap şeklinde
kullanılan bir ilaçtı.
Şu anda “Opzelura” olarak ABD'de yüksek fiyatlara
satılan bu ilacın vitiligo için krem versiyonu,
denemelerde cildin pigmentasyonunu birkaç ay
içinde eski haline getirme potansiyeline sahip
olduğuna dair kanıtlar göstermiştir. Bununla birlikte,
yan etkileri açısından tartışmalıdır. Bağışıklık sistemini
baskılayarak hastaların soğuk algınlığı ve grip gibi
hastalıklara yakalanma olasılığını arttırabileceği,
ayrıca, kolestrolü yükseltebileceği, eritrosit seviyesini
düşürebileceği iddia edilmektedir.
Cerrahi Yaklaşım
Ufak alanlarda ve stabil (4-6 aydır ilerleme yok)
vitiligosu olan hastalar cerrahi transplantasyonlar için
adaydır. Punch greftler, minigreftler, suction blister
gibi yöntemler kullanılır.
Otolog kültürler ve otolog melanosit greftler: Bu 2
teknik pahalı ve şu anda pek pratik değildir. Kişinin
kendi renk hücreleri üretilerek gerekli bölgeye
transferi yapılır
Mikropigmentasyon İlk kez 1989da demir oksid
pigmentleri kullanılmıştır. Bugün benzer teknik kalıcı
eyeliner için kullanılmaktadır. Tatuaj, depigmente
alanın repigmentasyonu amacı ile yalnızca koyu derili
kişilerde kullanılabilir. Renk uyumu zordur, ve renk
silinmeye eğilimlidir.
Deri dihidroksiaseton prepratları (güneşsiz yanma)ile
boyanabilirse de renk uyumu sıklıkla başarılı değildir.
Dy-O-Derm veya Vita-dye ile geçici boyanabilir.
Dermatoloji &
Estetik
Dermatoloji