© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007
[ciltuzmani.com]. All rights reserved
Saç dökülme Tipleri
•
Telogen effluvium
•
Androjenik Alopesi
•
Anagen effluvium
•
Alopesi Areata
•
Traksiyon Alopesi
•
Saçın mantar Hastalıkları
•
Yara izine bağlı alopesi
Saç dökülmesinin Tedavisi
•
İlaçlarla Tedavi
•
Cerrahi tedavi
•
Kozmetik Tedaviler
•
Bitkisel Tedavi
Saç kılların kalınlığı, rengi, yoğunluğu ve karakter
özellikleri ırklara, yaşa, cinse ve bulunduğu yere göre
değişir.
Bir erişkin vücudunda ortalama 5 milyon kıl bulunur.
Kafa derisini kaplayan kılların sayısı ise 100.000 ile
150.000 arasında değişir. Yeni doğan bir bebeğin kafa
derisinin santimetre karesinde 1.100 saç kökü bulunur.
Sarışınlarda siyah saçlılara göre daha fazla saç sayısı
mevcutken kızıl saçlılarda bu sayı daha da azdır. 25
yaşındaki bir insanda bu sayı 600'e düşer. 30-50
yaşları arasındaki saç yoğunluğu santimetre karede
250-300 civarındadır.
Saç, bir ayda normal olarak 6-12 mm uzar. İnsan saçı
"saç büyüme döngüsü olarak bilinen sürekli bir
büyüme ve dinlenme, dönemleri ile büyür. Siklusun üç
fazı vardır:
1. Büyüme fazı (Anagen): 2-8 yıl sürer ve ayda
ortalama 1cm uzar. Anajen (büyüme) evresi saçın
yaşam döngüsünün %90'ını oluşturur ve 1.000 gün
veya daha fazla sürer.
Yaklaşık 15 gün süren katajen (ara) ve yaklaşık 100
gün süren telojen (dinlenme) evreleri ise geri kalan
%10'luk bölümü oluştururlar. Bu, herhangi bir
zamanda, saçların %10'unun ara ve dinlenme
evrelerinde olduğu, dolayısıyla uzamadığı anlamına
gelir
2. Degradasyon fazı (Katagen): 2-4 hafta sürer.
Büyüme evresinin sonunda saç kökleri kendilerini
dinlenme evresine hazırlarlar. Saç kökünün büyüme
döneminden dinlenme dönemine geçiş yaptığı bu
aralığa katajen evresi denir. Katajen evresinde saç
kökü en dip bölgelerinden başlayarak kendi içine çöker.
3. Dinlenme fazı (Telogen): Bu, saç kökünün
dinlenme evresidir. Yaklaşık 3-4 ay süren bu dönem
sonunda saç, kökünden ayrılır ve düşer. Bu evrenin
sonunda bu saç telinin ayrıldığı yerden yeni bir saç
çıkar ve böylelikle yeni bir döngü başlar.
Saçlar insanlarin kişiliklerini ifade edebilmek ve
cinsiyetlerini ortaya koymak icin bir araç
olabilir. Kılların, koruma, ısı kaybını önleme
veya kamuflaj gibi görevleri artık insanlar için
pek önemli değildir. Saçın normal ve sağlıklı
görünümü, sosyal ve kişisel ilişkilerde
önemlidir. Kılların, sadece biyolojik olarak değil,
aynı zamanda psikolojik yönleri ön plana
çıkmıştır. Belirli saç modelleri sosyal grupları,
kişisel veya sosyal bir tavrı, hatta sadece bir
duyguyu ifade etmek veya karşı cinsin dikkatini
çekmek için kullanılmaktadır. Kadınlar için yüz
veya vücutlarındaki aşırı kıllanma ne kadar can
sıkıcı bir durumsa, erkekler için de sakal, saç ve
vücut kıllarının olmaması veya dökülmesi o
kadar sıkıntı kaynağı olabilir.
Uzmanından en tarafsız kaynak.
Saç Problemleri
Normal Saç Dökülmesi
Saçlar yaşam döngülerinin sonunda kendiliğinden
veya dış etkilerle (tarama, yıkama, fırçalama)
dökülür. Dinlenme evresinde saçın, köküyle olan
bağlantısı gevşer ve saç kökü cilt yüzeyine doğru
ilerler. Bu sürecin sonunda saç teli düşer. Bu
şekilde her gün 50-150 arası saç telinin dökülmesi
normaldir. Takip eden günlerde saç kökü,
dökülenin yerini almak üzere yeni bir saç çıkarır.
Yeni doğan bebeklerin ilk birkaç gününde görülen
ani saç dökülmesi veya hamile bir kadında
doğumun hemen ertesinde görülen yaygın saç
dökülmesi büyük hastalık ve ameliyatlardan 3-4
ay sonra aşırı saç dökülmesi normaldir. Erişkinliğe
doğru düz ön saç çizgisinin kaybolması da
fizyolojik saç dökülmesi olarak kabul edilir, fakat
bu saç dökülmesi geri dönüşümlü değildir.
Muayene Yöntemleri
Biyopsi, Saç Çekme, Saç Koparma, Saç
Büyümesinin Ölçülmesi, Fototrikogram, klinik
değerlendirmede androjenik alopesinin
değerlendirilmesinde kullanılır.
Telojen saç yüzdesinin %10 dan az
ve kıl yoğunluğunun 180-200
adet/cm2 den az olması erken saç
kaybını gösterir. Polarize ışık ile
inceleme Mikroskop altında saçın
incelenmesidir. Burada özellikle genetik saç
bozuklukları görülebilir. Basit yöntemdir ancak saç
kökü hakkında direkt bilgi verir.
Saç Dökülme Tipi
Saç dökülmesinin en sık sebeplerinden biri
“Telogen Effulium” diğeri “Androjenik Alopesi” dir.
Hormonal problemler saç dökülmesine neden
olabilir. Eğer tiroid beziniz az yada çok çalışıyorsa,
saç kaybı olabilir. Bu saç kaybı tiroid tedavisi ile
geri dönüşümlüdür. Saç kaybı erkek (androjen)
yada kadın (östrojen) hormonlarındaki
düzensizlik ile de görülebilir.
Telogen effluvium
Telogen effluvium, uzun bir dönem içinde saçta
yaygın olarak görülen incelme ve dökülmedir.
Normalde saçların çoğu anagen fazda iken %15'i
gerileme fazındadır. Bu tip etkenler saç siklusunu
bozarlar. Saç anagen (büyüme) döneminde iken
durur ve telogen (gerileme) faza geçer. Bir kaç ay
içinde de saç dökülür. Uzun süreli ciddi bir
enfeksiyon, bir ameliyat veya psikolojik ağır bir
stresden 2-3 ay sonra meydana gelen yaygın saç
dökülmesi vardır. Bu dökülme özellikle kadınlarda
doğum yaptıktan sonra görülen ani hormon
değişikliklerine de bağlı olabilir.
•
Kemoterapi, anemi, tiroid hastalıkları,
ağır diyetler, demir veya çinko
eksikliği, bazı ilaçlar, zehirlenmeler,
düşük radyasyon bu tip bir dökülmeye
neden olabilir.
Nedenin saptanması ve tedavi uygulanmasından
birkaç ay sonra saçlar normale dönebilir.
•
İlaçlara bağlı: Antimitotikler Heparin
Karbimazol İsotretionin Beta blokerler
Amfetaminler Warfarin Propiltiourasil
Vitamin A Etretinate Levodopa Talyum
•
Yetersiz beslenme: Anormal yeme
alışkanlıkları ağır proteinden fakir dietlerlerin
ardından vücudun tolere edebileceği 2-3 ay
sonrası saç dökülmesi ortaya çıkar. Protein
eksiklikleri dışında emilim bozukluğu,yetersiz
alımı veya kanamaya bağlı demirin eksikliği
ve çinkonun yetersiz alımı dökülmeye sebep
olabilir.
•
Gebelik ve Doğum Kontrolü: Gebelikden
veya yeni başlanan bir doğum kontol
hapından 2-3 ay sonrasında saç dökülmeleri
hormonal değişikliklere bağlı olarak
görülebilir.
Androjenik Alopesi
Androjenler (testosteron, dihidrotestosteron) saç
büyüme siklusu'nun en önemli kontrol
faktörleridir. Androgenetik saç dökülmesi tüm
dünyada erkek ve kadınlarda en sık görülen saç
dökülmesi tipidir. Androjenik saç dökülmesi veya
kellik, ya da erkek tipi saç dökülmesi olarak da
adlandırılır. Androjenler, sakal, bıyık, koltukaltı ve
pubis kılları için gereklidir. Saç kılının büyümesi
androjene bağımlı değildir fakat androjenler erkek
ve kadın tipi saç dökülmesinde rol alırlar.
Erkek tipi saç dökülmesinde kalıtsal gen geçişi
esastır. Erkek tipi saç dökülmesi olan erkeklerde
saç kaybı, ergenliğe geçiş sonrası androjenlerin
yükselmesi ile herhangi bir zamanda başlayabilir.
Androgenler normal miktarda bile olsalar eğer saç
dökülmesi geni mevcutsa, erkek tipi saç
dökülmesi oluşacaktır. Genellikle ilk değişiklik
şakak ve alın köşe bölgelerindeki gerilemedir.
Sadece şakak ve alın köşe bölgelerindeki gerileme
ile kalan daha ileri safhalara geçmeyen erkekler
de vardır.
Saç kaybının yaş artışı ile sınırlanma eğilimine
rağmen, erken yaşta erkek tipi saç dökülmesi
olan erkeklerde saç kaybının miktarı ve gidişinin
öngörülebilmesi mümkün değildir. Genel olarak,
saçlarını 20'li yaşlarında kaybedenlerde, saç
dökülmesinin ileri derecede olacağı söylenebilir.
Bazı erkeklerde, erkek tipi saç dökülmesi'nin
başlaması 40'lı yaşlara kadar gecikebilir.
Hatırlamada kolaylık olarak genellikle yaş ile
dökülme yüzdesi rakamı karşılaştırılabilir. Bu oran
kullanılarak 50'li yaşlarındaki bir erkekte %50
oranında değişen derecelerde erkek tipi saç
dökülmesi görülmesi beklenebilir. Kadınlar için bu
oran %40 dır.
Kadın tipi saç dökülmesi erkek tipi saç
dökülmesinden farklıdır. Genellikle erkeklerden
daha geç yaşta, yirmili yaşların sonu ile kırklı
yaşlar arasında, görülür. Genellikle, doğum
kontrol hapı kullanımı, doğum sonrası, menapoz
dönemi civarı ve menapoz sonrası gibi hormonal
değişiklik zamanlarında görülür. Alın köşelerinde
açılma (gerileme) erkeklere oranla çok az görülür.
Kadınlarda saç çizgisi genellikle yerini korur.
Erkeklerdeki gibi tüm saçlı deride saç dökülme
riski vardır. Erkeklerdeki önden açılmaya zıt
olarak kadınlarda genel bir seyrelme görülür.
Kadınlarda da erkeklerdeki kadar sık
görülmektedir. Kadınlardaki saç kaybı özellikle
menapoz döneminde belirginleşir. Androgenler,
erkeklerde saç kaybı oluşturan aynı mekanizma
ile kadınlardaki saç kaybından sorumludur.
Kadınlar, overler ve adrenal bez ile az miktarda
androgen üretirler. Overler ve adrenal bez
dışında androgenlere dönüştürülen ön hormonlar
da overlerde oluşturulur. Kadınlar, kadın tipi saç
dökülmesi nedeni ile nadiren bir bölgede
saçlarının tamamını kaybederler. Eğer kaybederler
ise sebep olarak altta yatan patolojik bir başka
neden aranmalıdır. Kadında, içinde etkilenmeyen
saç bölgeleri olan, saç folikülü minyatürizasyonu
gelişimi daha nadirdir. Normal kalınlıktaki saçlar,
ince, küçük çaplı saçlarla karışık olarak bulunur.
Sonuç, total saç kaybından ziyade saç
yoğunluğunda azalmadır. Saç büyüme siklusu
erkeklerdeki gibi etkilenir. Büyüme (anagen) fazı
kısalarak kısa saçlarda artış ve dinlenme (telogen)
fazı artarak saç seyrekliği görülür. Saç kaybının,
anormal hormon azlığı ya da fazlalığından olduğu
düşünülüyorsa, hormon seviyeleri ölçülmelidir.
Anagen Effluvium
Tüm kemopterapi ajanlarının az dozlarda telogen
effluvium yaparken daha yüksek dozlarda anagen
effluviuma neden olurlar. Kolşisin kullanımı,
insektisid zehirlenmeleri, arsenik, borik asid ve
bazı bitki zehirleri, radyasyon, çok ciddi açlıklar
anagen effluviuma neden olur. Bu dökülme tipinde
saç anagen dönemde tahrip olarak telogen
dönemi atlar ve ani çok fazla %90 lara varan saç
kaybı ortaya çıkar.
Frontal Fibrozan Alopesi
Frontal fibrozan alopesi
(FFA) skar ve saç
dökülmesine neden
olan ve dünya çapında
sıklığı artmakta olan
nadir bir dermatolojik
hastalıktır. FFA hastaları
tipik olarak alın bölgesinde saç ve kaş dökülmesi
kaşıntı veya yanma hissi ile ortaya çıkar. FFA,
erkekleri ve menopoz öncesi kadınları da
etkileyebilecek olmasına rağmen daha çok
menopoz sonrası kadınları etkileyen, klinik olarak
belirgin bir liken planopilaris (LPP) çeşididir. Kalıcı
saç dökülmesini önlemek için erken tanı ve acil
tedavi gereklidir. Geriye dönük çalışmalardan elde
edilen veriler, 5-alfa redüktaz inhibitörlerinin
(5aRI'lerin) hastalığı stabilize etmede etkili
olduğunu göstermektedir. Klinik deneylerde, aktif
belirtileri olan FFA hastalarında oral finasterid ile
birlikte hidroksiklorokin, topikal kalsinörin
inhibitörleri (takrolimus) ve excimer lazer ile
birlikte tedavi edilmesi ile en uygun sonuçlar
alınmaktadır.
Alopesi Areata
Hastalarda genellikle madeni para büyüklüğünde,
yani 2.5 santimetre çapında bir veya daha fazla
dairesel alanda saç dökülmesi görülür.Herhangi bir
alanda saç kaybı oluşturabilen, tekrarlayıcı bir
hastalıktır. En çok her iki cinsten genç ve orta
yaşlı erişkinlerde görülür. tüm saçların kaybına
kadar ilerleyebilir (alopecia totalis). Çoğu vaka
kendiliğinden iyileşir. Bu hastalığın nedeni tam
olarak bilinmese de, bu saç dökülmesinden,
yalnızca saçları etkileyen bir otoimmün süreç
sorumlu tutulmaktadır. Hastalar, hastalık nedeni
olarak sıklıkla stres ve kaygıyı suçlarlar.
Çekilmeye Bağlı Saç Dökülmesi
(Traction Alopecia)
Traction Alopecia saç foliküllerinin kronik çekilmesi
ile oluşur. Sıklıkla kadınlarda, saçları sıkıca
bağlama ve benzeri uygulamalar ile oluşur.
Genellikle saç çizgisi boyunca oluşur.
Trichotillomania, bir grup akıl hastalığında
(compulsive), hastaların saçlarını çekip kopartması
ile oluşan, sıklıkla acaip şekilde görünen bir saç
kaybı tipidir.
Mantar Enfeksiyonları
Bazı mantar enfeksiyonları kızarıklık pullanma
yama şeklinde çocuklarda saç dökülmelerine
sebep olacaktır. İlaç tedavisi sonrası saç tekrar
çıkar.
Yara dokusu nedeni ile saç dökülmesi
Tüm nedbe dokusu oluşturan sebepler saç
folikülüne de hasar verebilir ve saç dökülmesine
neden olur. Oluşan saç dökülmesi kalıcıdır, geriye
dönmez. Nedbe dokusu oluşturarak saç
dökülmesine sebep olan hastalıklar şunlardır:
•
Primer veya sistemik deri hastalıkları
Cutenous Lupus, Liken Planus, Folliculitis,
Follikülitis Dekalvans, Pseudo pelade, Linear
Skleroderma , Lupus Eritematosus,
Sarkoidozis, Deri metastazı, Morfea, Liken
sklerosus, Amiloidosis, Graft versus host
reaksiyonu, Pemfigoid (skatrisyel)
•
Genetik hastalıklar Darier hastalığı, Keratosis
follikülaris, spinulosa dekalvans,
Kondrodisplazi punktata (X'e bağlı dominant
form) Epidermolizis bülloza, İktiyozis,
Inkontinesiya pigmenti
•
Tümörler Bazal hücreli karsinom, Adneks
tümörleri, Yassı hücreli karsinom*
Hemanjiom, Lenfoma, Metastatik karsinom
•
İnfeksiyon hastalıkları Lepra, Tersiyer sifiliz,
Zoster, Dermofitler, Fronkül, Karbonkül,,
Lupus vulgaris,* Perifollikulit
•
Fiziksel hasar İyonizan ışın, Termal yanık,
Kimyasal hasar, Mekanik travma saça
uygulanan kimyasal işlemler. Aşırı güneş ve
tuzlu su (sörfçü saçı)
Alopesinin Tedavisi
Burada anlatılan tedaviler yalnızca bilgi amaçlıdır.
Sizi muayene ederek değerlendirecek ve uygun
tedaviyi buna göre verecek olanlar Dermatoloji
veya Plastik cerrahi uzmanlarıdır. Bilinçsizce,
uzman doktorların kontrolü dışında yapılan
tedaviler geri dönüşümsüz kötü sonuçlar
doğurabilir. * Saç dökülmesinde doğru tanı ve
tedavi yapılsa da dökülme 3-4 ay daha devam
edebilir. Tedavide sabırlı olmak gerekir.
İlaçlarla Tedavi
Telogen effluvium gibi saçların inceldiği ve
döküldüğü durumların nedenlerinden biri saçların
yeterince beslenememesidir. Saçlar kan dolaşımı
vasıtası ile yalnızca diplerinden beslenir.
Dışarıdan yapılan krem losyon gibi uygulamalar
çoğunlukla geçici bir etki gösterecek ya da yeterli
olmayacaktır. Saç bakım ürünleri bir süre saçların
iyi görünmesini sağlayabilir.Bunun dışında kalıcı bir
fayda sağlamazlar.Saçınız için gerekli maddeleri
ağız yolu ile alabilirsiniz.
Saç dökülmesinde tedavi seçenekleri nedene
yönelik olmalıdır. Örneğin demir eksikliği varsa
önce bu tedavi edilmelidir.
Kalsiyum,demir,selenyum, çinko, p- aminobenzoik
asit, keratin, sistin ve tiamin gibi maddelerin ağız
yoluyla alımı gerekli olabilir. Piyasada saç
dökülmesi için üretilmiş çok sayıda ilaç vardır ama
ne yazık ki bugüne kadar FDA onaylı yalnızca iki
ilaç Finasterid-DHT-inhibitor ve minoxidil
üretilebilmiştir. Bu ilaçlarda başka amaçlı
araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır ve dökülen,
tamamen yok olan saçlar üzerinde etkili değildirler.
Yalnızca androjenik alopeside etkilidirler.
Dökülmekte olan cansız saçları kuvvetlendirir, saç
dökülme hızını yavaşlatır ve kısa dönem önce
dökülmüş hala ölmemiş olan kıl köklerinden saç
çıkmasını sağlayabilir. JAK inhibitörlerinin
romatoid artrit, myelofibrozis ve polisitemi vera
tedavilerinde kullanımları FDA tarafından
onaylanmıştır. JAK/STAT iletim yolağını kullanan
diğer deri hastalıklarıyla birlikte Alopesi areata
için pek çok çalışma yapılmıştır. Ümit verici
sonuçlar alınmakla birlikte şimdilik yeterli
bulunmamıştır.
Demir
Demir eksiliği saç dökülmesinde en sık görülen
nedenlerden biridir. Demir replasman tedavilerinde
C vitamini ve L-lizin de verilmesi tedavinin
sonuçlarını daha başarılı hale getirecektir.
Sülfürlü Aminoasitler
Kılın yapısının %80 ini oluşturan keratin yüksek
oranda sülfür içerir. Sülfürün kaynağı L-sistindir.
Özellikle B kompleks vitaminlerle verildiğinde saç
kalitesinde artma görülür. Et balık ve yumurtada
bulunan diğer bir aminoasit L-lizin dir. Lizin çinko
ve demir kullanımı için gereklidir.
Vitaminler
B12 nin saç gelişimde bilinen bir rolü yoktur.
Ancak Biotin(B7) ve Niasinin önemli etkileri vardır.
Ancak normalde biotin eksikliği nadir görülür. Çiğ
yumurta yiyenler ve valproik asit kullananlarda
olabilir. C vitamini saç yapımında görevlidir
eksikliğinde tamamlanması gerekir.
D vitamini etkisi tam olarak bilinmese de alopesi
areatada düşük bulunmuştur.
Finasterid
5-alfa-redüktaz enzim baskılayıcısı etkisi ile
androjen blokeri olan Finasteride(Propecia)
günde 1 mg olarak hastalar tarafından
kullanılabilinir. Finasteride 5-alfa-redüktazi
baskılayarak DHT (dehidrotestesteron)'un duyarlı
saç köklerini yok edici etkisini ortadan
kaldırmakta, saç döngüsünü uzatmakta ve
incelmiş, keratin tabakası zarar görmüş saçları
uzun süre kullanımda canladırmaktadır. % 1-3
arasında seksüel aktiviteyi kısıtlayıcı yan etkisi
rapor edilmiştir. Finasteride kullanımı kesildiğinde
saçlarin yine cansız,incelmiş yapisina geri
döndüğü de bilinmektedir.Kadınlarda ve
çocuklarda kullanılmıyor. Gebelerde teratojenik
etki gösterebiliyor. Yıllık kullanım bedeli yaklaşık
600 dolar civarında
Minoxidilin
Minoksidil normalde hipertansiyon tedavisi için
tıpta kullanılan ama yan etkisi
hipertirikoz(kıllanma) olan bir ilaçtir.Biyolojik cevap
düzenleyicisi olan Minoxidil androgenetik saç
dökülmesi nedeniyle küçülmüş olan kıl köklerini
büyütür ve yeniden güçlendirir. Ayrıca kılların
büyüme fazını uzatarak, belli bir uzunluga
gelmeden dökülmesini engeller. Damar genişletici
etkisi ile saçlı derideki kan akımını artırdığı veya
direkt bir etki gösterdiği tartışılmalıdır. %2 ve
%5’lik konsantrasyonlar halinde piyasada
mevcuttur. Erkekler için %5 ve %2 lik
solusyonların herikisi de kullanabilir, kadınlarda ise
%2 lik solusyon önerilmektedir. Minoxidil su, alkol
ve glycol karışımının içinde, saçsız bölgeye
sürülen bir losyon olarak kullanılmaktadır. Bazı
ilaçlarla birlikte, Bazı beslenme bozukluklarında,
kanser tedavisi sırasında, hipotrioidide, hamilelikte
ve emziren kadınlarda,50 yaşın üzerinde
kullanılması sakıncalıdır. Minoxidil istenmeyen
bölgelerde de kıllanma yapabilir. Alın bölgesinde
değil, tepe bölgesindeki saç dökülmelerinde daha
etkili olduğunu bilinmektedir. İlac en az 4 ay
kullanılmalıdır.İlk aylarda dökülmeyi arttırabilir.
Ancak kullanılmaya devam edildiğinde dökülme
duracaktır. Minoxidilin mevcut saçların dökülmesini
önleyici ve zayıf olanları kuvvetlendirici bir etkisi
vardır. Ancak ilaç bırakıldığında saçlar yine eski
haline dönmektedir Yıllık kullanım bedeli 300 dolar
civarında (muadilleri kullanılırsa 150 dolar) 35
yaşın üzerindeki kadınlarda görülen androjenik
alopeside ilk seçenek olmalıdır. Bir yıl sonra cevap
alınmazsa spironolakton eklenebilir.
Procapil
Fransız firması Sederma Pharma laboratuarlarında
saç dökülme tedavisi amacıyla geliştirilmiş üçlü
komplekstir.
Bu moleküller apigenin, oleanoic asit ve
biotinil tripeptiddir. Üçlü complex olması
sayesinde minoxidil gibi kökü uyarıp bölgesel
damar genişlemesi yaparken finasterid gibi 5 alfa
redüktaz inhibisyonuyla bölgesel olarak DHT
oluşumunu engellemektedir. Firma tarafından %3
oranından daha az Procapil desteğinin saç
dökülmelerinde başarılı olamayacağı
belirtilmektedir.
Spironolakton
Birincil olarak saç dökülmesi tedavisi için önerilen
bir ilaç değildir.Yüksek tansiyon tedavisinde
kullanılır. Ancak bazı sınırlı sayıda araştırmalarsa
saç dökülmesini önlediği tespit edilmiştir.
Azeleik Asit
Azelaik piyasada %20lik krem formunda bulunan
ve sivilce tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Yan etki
olarak kıllanmayı artırdığı tespit edildiğinden saç
dökülmesi tedavisinde de kullanılmaya
başlanmıştır. Yan etki olarak deride döküntü,
dermatit ve deri renginde açılma gibi aşırı
duyarlılık reaksiyonları gözlenmektedir.
Cimetidine
Cimetidine mide asit salgısını azaltığı için ülser
tedavisinde kullanılır. Yan etki olarak kıllanmayı
artırır.
Tretinoin
Tretinoin akne ve bazı baska cilt hastalıklarının
tedavisinde kullanılmaktadır. Bu endikasyonlarının
yanında saçın damarsal ve hücresel gelişmesini
sağladığı için saçsızlık tedavisinde de
kullanılabilir.Yan etki olarak deri renginde değişiklik
ve derinin ışığa hassasiyetine neden olur.
Ketokonazol
Ketokonazol mantar enfeksiyonlarında kullanılan
bir ilaçtır. Krem, şampuan ve tablet formları
vardır. Krem veya şampuan formlarını saça
herhangi bir etkisi yoktur. Tablet formunun ise
testosteron üretimini azaltıcı anti-androjen etkiye
sahip oldugu bilinmektedir. Aşırı kullanım ve
hassasiyet sonucu karaciger yetmezligi yapabilir.
Cyprotereone acetate
Bir doğum kontrol hapıdır. Vücutta kıllanma yapar.
Kadınların vücudunda az miktarda bulunan
erkeklik hormonlarını bloke eder. 35 yaş öncesi
androjenik saç dökülmesi olan kadınlarda ethinyl
estradiol ve bu ilaç kullanılabilir. Sarılık, migren,
kaşıntı gibi yan etkileri vardır Flutamide Prostat
kanseri gibi bazı hastalıkların tedavisi için
geliştirilmiş bir ilaçtır. Hücrelerde androjen
moleküllerinin bağlanmasını engeller.
SADBE ( Squaric Acid Dibuttyl Ester)
Haricen uygulandığında hastaların bu cilt
bölgesinde allerjik kontakt dermatit oluşturan bir
maddedir. Diğer tedavilere dirençli Alopeci areata
hastalarının tedavisinde denenmiştir. Hastaların
üçte birinden yanıt alınmıştır.
PRP İle Saç Tedavisi
PRP konusu sitemizde ayrı bir başlık altında
incelenmiştir. Saç kaybı sorunlarında – PRP
uyuyan saç köklerini canlandırdığı ve yeni saç
büyümesini uyardığı gösterilmiştir.
Saç dökülmesinde skar oluşmamış ise, PRP tek
başına etkili olabildiği gibi PRP, ACell & D3
kombinasyonu şeklinde kullanılmaktadır. Bu
kombinasyon tedavisi “saç aşısı” olarak lanse
edilmektedir. ACell Hücredışı matriksdir, yani bir
iskelet sağlar. Saç ekiminde faydalı olduğuna dair
çalışmalar vardır. Ancak PRP ile etkisi
kanıtlanmamıştır.
Otolog Mikro Greft Tedavisi
Autolog Mikro Greft Tedavisi, androgenetik alopesi
ve diğer saç kaybı problemleriyle mücadele etmek
için kullanılan bir tekniktir. Bu teknikte, kişinin
kendi (otolog) hücrelerinin süspansiyonu
kullanılarak kafa derisinin yenilenmesi sağlanır.
Otolog Mikro Greft, güvenli ve etkili bir tekniktir ve
tek seans uygulanır. FDA ve CE onaylıdır. Bu
uygulama Yurtdışında “Autologous Micro-Grafts
Procedure” veya “Otolog Mikro Greft Yöntemi”
isimleri ile uygulanmaktadır. Bu yöntem oldukça
konforlu ve kliniklerde lokal anestezi kullanılarak
gerçekleştirilir. kafa derinizin arkasından küçük
mikro greftler alarak çalışan, gelişmiş, cerrahi
olmayan bir sistemdir. Bu mikro greftler daha
sonra rejeneratif hücreleri elde etmek için işlenir.
Bu hücreler daha sonra saç dökülmesi olan
bölgelere enjekte edilir ve burada onarımı
arttırmak ve saçın yeniden büyümesini teşvik
etmek için kullanılır. Sonuç, daha kalın ve daha
güçlü saçlardır. Hastalar uygulamadan hemen
sonra günlük aktivitelerine dönebilirler. Kişiden
kişiye değişmekle beraber etkisi 3 ila 4 ay sonra
görülmeye başlanır. Ancak görsel olarak asıl
etkisini 6 aydan sonra gösterir. Tamamen doğaldır
ve zararlı etkileri yoktur. Kişinin kendi hücreleri
kullanıldığı bu teknikle kafa derisi ve mevcut saç
yoğunluğu iyileştirilir ve yeni saç foliküllerinin
büyümesi sağlanır. Bu uygulama, saçın normal
döngüsüne dönmesini sağlar.Böylece saçın
yoğunluk ve kalınlık kalitesini de arttırdığı için saç
dökülmesini normal seyrine getirir.Ayrıca yeni saç
oluşumunu tetikleyerek daha iyi bir görüntü elde
etmemizi sağlar.
Düşük Doz Lazer Tedavisi
Düşük seviye lazer terapisi - kırmızı ışık
terapisi veya soğuk lazer terapisi olarak da
adlandırılır, saç büyümesini teşvik etmek için kafa
derisi dokusuna uygulanan foton ışınları
zayıflamış hücreler tarafından emilir. Saç ekim
ameliyatından daha güvenli, daha tolere edilebilir
ve daha az invaziv olduğu yaygın olarak kabul
görmektedir. Saç dökülmesi için lazer tedavisi
teorisi, düşük dozda lazer tedavilerinin saç
köklerinde saç büyümesini arttıran dolaşım ve
stimülasyonu sağlamasıdır. Lazer tedavisinin
sonuçları tutarsız görünmektedir. bazı insanlar için
işe yararken diğerleri için faydalı olmamaktadır.
Cerrahi Tedaviler
Saç Ekimi
İlk saç nakli 1822 tarihinden günümüze kadar saç
nakilleri yapılmıştır. Son yıllarda mikrocerrahi
yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır. Daha önce
kullanılan yöntemler oldukça zor ve ağır
operasyonlarken son yıllarda geliştirilen
yöntemlerle daha hafif, komplikasyon riski
olmayan ve doğal görüntü oluşturan teknikler
ortaya koymuştur: Strip excision (şerit
operasyonu) olarak bilinen, başın saçlı
bölgesinden 10-12 cm uzunluğunda, 1-3 cm
genişliğinde makrograft alıp, bu makrograftin
içinde yer alan saç köklerini laboratuar
koşullarında mikroskoplar yardımıyla ayırıp, başın
saçsız bölgesine naklederek yapılan
operasyonlardır. Strip operasyonu ile alınan
makrogreftin bıraktığı büyük boşluk dikişle
kapatılmaktadır. Eskiden sık olarak uygulanan bu
cerrahi yöntem artık yerini daha başarılı olan FUE
ve FIT yöntemlerine bırakmıştır.
FUE, FIT ve DHI Saç Ekim Teknikleri
Dünyada uygulanan son saç ekimi teknikleri olan
Follicular Unit Extraction yani FUE ve Follıcular
Isolation Technique yani FIT hem saçı alırken hem
de alınan saçı ekerken doğal sonuçlar üreten saç
ekimi girişimleridir. Özel iğnelerle başın ve
gövdenin saç bulunan bölgelerindeki saç köklerini
,uygulanan bölgede yara izi bırakmadan tek tek
çıkararak ve elde edilen saç köklerini yine çapı
çok ince iğnelerle ekime dayanır, bıçak dikiş
kullanılmaz ve komplikasyon çok daha azdır.
Ayrıca vücudun diğer kılları da ekim için
kullanılabilir. DHI (Direct Hair Implamantation)
tekniği saçların doğrudan ekilmesi anlamında
kullanılmaktadır. Bu yöntemde Klasik FUE'den
farklı olarak saçların ekilmesi öncesinde ciltte kesi
ile kanallar açılmaz, saçlar implanter adı verilen
özel iğneler ile ekilir. DHI de kanal açma işlemi
gerektirmediğinden saçların arasına da ekim işlemi
yapılabilir. Bu şekilde saçları kesmeden saç ekimi
yapılabilir.
Cerrahi Olmayan Saç Ekleme
Yöntemleri
Cerrahi olmayan saç ekleme yöntemleri farklı adlar
alabilir: peruk, tepe saçı, saç eklentisi, saç
protezi, vs. Bu malzemeleri varolan saçlara ya da
kafa derisine tutturmak için kullanılar çeşitli
yöntemler mevcuttur:
•
Varolan Saça Ekleme: Eklenecek saç
malzemesinin varolan saçlara sıkıca
bağlanması esasına dayanan tekniğe genel
olarak saç dokuması denir. Altı-sekiz haftada
bir yeniden sıkılaştırılmalıdır.
•
Deriye Yapıştırma: Saç iki taraflı bantlar
veya özel yapıştırıcılar yardımıyla
yapıştırılabilir. Bu tekniğin temel problemi
peruğun çıkabilmesidir.
Peruk, Protez ve Suni Saç
Saçların uzun ve yorucu bakım gerektirmesi,
cildin hava temasının kesilmesi yada azalması,
saçlı derinin temizlik işlemlerinin yapılamaması,
protezlerde kullanılan yapışkan maddelerin cilde
verdiği zarar, cildin enfeksiyon kapma riski
mevcuttur.
Saç Dökülmesi İçin Doğal Tedaviler
Haklarındaki bilgilerin kısıtlı olduğu birçok tedavi
saç dökülmesi için önerilmiştir.Bunlarla ilgili
yapılan çalışmalar çok sınırlı olduğu için sonuçları
hakkında da yeterli bilgi yoktur.
•
Yılan Yağı: %40'ı yılan yağı olan ve doğal
maddelerden yapılmış yılan yağı saç dökülen
alana sürülüp 3 saat sonra yıkanıyor
•
Millet Seed (Darı Tohumu): Çalışmalar
darı özünün sağlıklı saç büyümesine katkıda
bulunduğunu göstermektedir. Mevcut hücre
aktivitelerinin yanı sıra dokuyu yenileyerek,
yeni saç köklerini uyararır ve saç kaybını
azaltır. Silis içeriği parlak saçların üretilmesine
yardımcı olur ve proteinler, ana saç yapı taşı
olan keratin üretimini destekler.
•
Çinko: Çinko aynı zamanda çok etkili bir
anti-androjen olan bir vitamin-mineraldir.
Çinko, B6 vitaminiyle birlikte kullanıldığında 5
alfa-redüktaz enzimini bloke ederek
testosteronun DHT’ye dönüşmesini engeller.
Ne var ki çinkonun androgenetik saç
dökülmesine karşı etkinliğini ortaya koyan çok
az sayıda araştırma mevcuttur.Propecia gibi
başka 5 alfa-redüktaz inhibitörleriyle
karşılaştırıldığında çinko çok daha güvenlidir,
çünkü çinko vücudumuzda zaten bulunmakta
olan bir vitamindir ve yan etkisi yoktur.
•
Saw Palmetto: Cüce Amerikan hurması
olarak da bilinen palmiye türü bir ağacın
meyvelerinden elde edilen özütü, tablet
haline getirilmiştir. Anti-androjen olarak
bilinmektedir. Saç dökülmesi tedavisindeki
etkinliğini kanıtlamaya yönelik bir çalışma yok
•
Radix: Cinsiyet hormonlarının kanda
taşınabilmesini sağlayan bir proteinin
aktivitesini ve testosteron bağlama özelliğini
etkileyen bir bitki türüdür.
•
Balkabağı Çekirdeği Yağı: Amerika’da
yetişen bir tür bal kabağı türü olan (Pumpkin)
çekirdeğinden çıkarılan yağ kullanılmaktadır.
Anti-androjen etkiye sahiptir. Saç dökülmesi
tedavisinde kullanılır.
•
Yeşil Çay (Camelia sinensis): Japonya ve
bazı Asya ülkelerinde oldukça boldur. Günlük
kullanımı son derece yaygındır. Yeşil çayın bir
çok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Bu
yüzden çok iyi araştırılmıştır.Yeşil çayın yağı
anti-androjenik etkiye sahip olduğunu öne
sürmektedirler. Bu iddia sayesinde, etkinliğini
doğrudan ispatlayan hiçbir çalışma
olmamasına rağmen yeşil çay androgenetik
saç dökülmesinin popüler tedavilerinden biri
haline geldi. Yeşil çay içeren bazı
şampuanların saça ve deriye faydalı olduğu
söylenmektedir.
•
Biberiye Yağı:(Rosemary oil) Yapılan
birkaç bilimsel çalışmada bu yağ, diğer
ilaçlarla karşılaştırıldı ve oldukça etkili olduğu
kanıtlandı.
•
Proanthocyanidins: Üzüm ekstresinden
elde edilen bu madde saç folikullerini
uyarmaktadır.
Saçlarda Beyazlaşma
Saç beyazlaması muhtemelen genetik nedenlerden
oluşur. Bazı hastalıklar (pernicious anemia,
hiper/hipo-tiroidizm, osteopeni, progeri ve pangeri
,savunma sistemi bozuklukları yapan durumlar,
protein eksikliği, koroner kalp hastalıkları, B12
eksikliği yapan barsak hastalıkları, mantar
hastalıkları ) ilaç kullanımı sigara erken dönemde
beyazlaşmalara neden olabilir. Normalde saçlar
ortalama 34 (+/- 9) yaşlarında beyazlar. Werner’s
sendromu Böök’s sendromu Cri-du-chat
sendromu Griscelli hastalığı nörofibromatozis ve
tuberos sklerozis erken beyazlaşmanın
görülebildiği durumlardır. Vitiligo ve amelanotik
nevüsler saçlarda beyaz alanlara neden olabilir.
B-12 dışında , B-6, biotin, D vitamini veya E
vitamini eksiklikleri erken beyazlamaya katkıda
bulunabilir.
Development dergisindeki 2015 raporunda D-3, B-
12 ve bakır vitaminleri ile bunların gri saçlara
bağlanmasıyla ilgili çeşitli eksiklik çalışmalarına
dikkat çekiliyor. Beslenme eksikliklerinin
pigmentasyonu etkilediğini, rengin vitamin
takviyesiyle geri dönebileceğini düşündürmektedir.
Uluslararası Trichology Dergisi'nde bildirilen 2016
tarihli bir çalışmada, 25 yaşın altındaki genç
Kızılderililerde erken yaşlanma ile ilgili faktörlere
bakılmış. Serum ferritin düzeyi, B-12 vitamini ve
iyi kolesterol HDL-C'nin düşük düzeylerinin erken
saç beyazlaması olanlarda yaygın olduğu bulundu.
Dermatoloji &
Estetik
Dermatoloji