© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007
[ciltuzmani.com]. All rights reserved
Uzmanından en tarafsız kaynak.
Kriyoterapi
Dermatolojide son yıllarda en
yaygın kullanılan tedavi
yöntemlerinden biri kriyoterapidir.
Kriyoterapi ile siğil, et beni ve
aktinik keratoz gibi pek çok cilt
lezyonu tedavi edilebilmektedir
100 yıldan beri tıpta kullanılan bu
teknik 1940 lı yıllarda sıvı
nitrojenin kullanılması ile iyice yaygınlaşmıştır. Melanom
dışı deri kanserleri ve prekanseroz lezyonların
tedavisinde kullanılmaktadır. Çok iyi kozmetik ve
fonksiyonel sonuçlar elde edilen, pratik ve ucuz olan
bu yöntemde lezyonlar dondurularak ortadan
kaldırılmaktadır.
•
Kısa süre içinde sonuca ulaşılması,
•
Lokal anestetik gerektirmemesi,
•
Hemostazı doğal olarak sağlaması,
•
Her yaşta kullanılabilmesi ve
•
Komplikasyonlarının çok az olması
bu yöntemin diğer önemli avantajlarıdır.
Ancak pratik bir yöntem olması yanlış endikasyonlarda
kullanılmasına da sebep olabilir. Kriyoterapi amacı ile
karbondioksit yada çok daha düşük derecelere kadar
soğutabilen (-193 °C) sıvı azot da kullanılmaktadır. 30
saniyede -25°C ila -50°C derecelere ulaşılabilmektedir.
Benign lezyonlar için -20 ila -30°C, malign lezyonlar
için -40°C ila - 50°C dereceler gereklidir. Her ikiside
kriyo-problarla temas yoluyla yada sprey şeklinde
kullanılabilir.
Donma-erime siklusundan sonra uygulama bölgesinde
gelişen nekroz bazen çevre dokuyu da kısmen
etkileyerek kızarıklık, kanama, büle sebep
olabilmektedir. Bu bölgede iyileşme sonrası hipo veya
hiperpigmentasyon gelişebilir. Yüz bölgesi
uygulamaları sonrası baş ağrısı olabilmektedir.
Dermatolojik Kriyoterapinin
Endikasyonları
Verruca vulgaris ve plantaris, Kondüloma aküminata,
Lineer verruka ve nevuslar, Deri boynuzları, psoriasis
plakları, lökoplazi, Mukosel, Lentigo, Bowen hastalığı,
aktinik, arsenik ve seboreik keratozlar, akne vulgaris,
kondrodermatitis, granuloma faciale, granuloma
annulare, dermatofibromlar, DLE, pyojenik granülom ,
cherry anjiomlar, hipertrofik akne skatrisleri, akne
kelloidiyan , kelloidler, keratoakantom, larva migrans ,
layşmanyazis kutis , lenfanjiomlar, molloskum
kontagiosum, sebase kist, spider anjiom, sinoviyak
kist, trikoepitelyoma, kseroderma pigmentozum, bazal
hücreli epitelyom ve yassı hücreli karsinoma
Kesin Kontrendikasyonları
•
Lezyonun ne olduğu tam olarak saptanmamış
olması .
•
Saçlı bölge lezyonları
•
Lezyon yetersiz dolaşım olan bölgede olması
•
Melanomalar,
•
Hipo-hiperpigmentasyonu hastanın kabul
etmemesi.
•
Tedaviye hastada saptanmış duyarlılık ve yan
etkiler
•
Sklerozan basosellüler karsinoma veya tekrarlamış
basosellüler veya squamos hücreli karsinoma,
•
Özellikle yüksek riskli bölgelerde yerleşmiş ise,
(Şakak, burun kıvrımı)
Diğer Kontrendikasyonlar:
Soğuk intoleransı, soğuk ürtikeri, Kollajen veya
otoimmun hastalık, İmmunosuppressiv tedavi,
Krioglobulinemi, Aşırı pigmente deri, pretibial, göz
kenarı, burun kıvrımı, burun kanadı ve saçlı bölge
lezyonları Multiple myeloma, Pyoderma gangrenosum,
Raynaud's disease
Siğiller- HPV enfeksiyonları
"Siğil" human papilloma virüs (HPV) adlı bir virüs
tarafından oluşturulan bulaşıcı bir hastalıkdır. HPV
virüsün değişik klinik görünümde farklı bölgelerde
hastalık oluşturabilen birçok alt gurubu vardır. Siğiller
bulaşıcıdır, daima siğili olan kişi ile direkt cilt
temasından kaçınılması ve çocuklarınıza ellerini ve
ciltlerini düzenli olarak iyice yıkamalarını öğretmeniz
tavsiye edilir. Çocuğunuz eğer cildini yaralarsa, su ve
sabun kullanılarak bölge iyice temizlenmeli dir çünkü
açık yaralar her zaman siğil ve diğer enfeksiyonlara
duyarlıdır. Kaşımak veya koparmak kan yolu ile
yayılmasına sebep olabilir bu nedenle çocukların bunu
yapması engellenmelidir. Düz yüzeyli siğillerin olduğu
vücut bölgesini veya yüzü traş etmek de kana
yayılmalarına neden olabilir. Traş edilen bölgede grup
yada çizgi halinde yeni siğiller oluşmasına neden
olabilir. Siğiller insandan insana direkt temas yolu ile
bulaşmaktadır. Siğili olan bir kişinin havlusunu veya
diğer eşyalarını kullanarak da bulaşabilir. Kanser ve
transplantasyon hastaları gibi bağışıklık sistemini
baskılayıcı ilaç kullananlarda, ya da bağışıklık sistemini
baskılayan hastalıklarda, atopik ekzemalı çocuklarda
daha yaygın olabilirler. Sanıldığının aksine
kurbağalardan siğil bulaşmaz. Siğiller direkt temas
yolu ile bulaşır. Sağlam deriden virüsler geçemez,
genellikle cildin hasarlı bölgelerini seçerler. Tedavi
edilmediği sürece sayı ve büyüklükleri artabilir. Daha
çok bilinen el ve ayak siğilleri kabarık üstü düzensiz
lezyonlar olarak görülür. Bazen yüz, bacaklar ve el
sırtında 1-3 mm çapında düz hafif kabarıklıklar (verruca
planus) seklinde görülebilir. Bunların siğil olduğu
çoğunlukla anlaşılmaz. Bu da iyice yayılmalarına neden
olabilir. Ayak tabanındaki siğiller üzerine basıldığı için
sıklıkla deriden kabarık değildir ve ağrı da yaptığı için
sıklıkla nasır ile karıştırılabilir. Siğillere yandan basınca,
nasırların ise üzerine basınca ağrı olur. Nasır genellikle
çoğalmaz ancak siğiller birleşerek mozaik yapılar
oluşturup geniş bölgeleri tutabilir. Tırnak yeme yada
manikür sonucu, tırnak altına kadar uzanabilen ve bu
nedenle tedavileri zorlaşan periungual (tırnak çevresi)
siğiller gelişebilir. Genellikle erkeklerde yüz, göz
kapakları, saçlı deri, burun gibi bölgelerde saplı ve ince
uzantıları olan "verruka filiformis" denen siğiller
görülebilir.
Genellikle cinsel temas ile bulaşan genital siğiller penis
ve labiumların çevresinde görülebilir. Genital siğiller
(Condylomata accuminata) daha bulaşıcıdır. Büyüyerek
pembe yada kahverengi karnıbahar biçiminde
lezyonlar oluşturabilir. Kadınlarda rahim ağzında
kansere neden olabilmesi nedeni ile önemlidir. Cinsel
Hastalıklar bölümümüzden daha detaylı bilgi
alabilirsiniz.
Siğillerin çoğuluğu yavaş büyür ve vakaların %25 i altı
ay içinde kaybolur. Geri kalanı iki üç yıl içinde geriler.
Özellikle çocuklarda kendiliğinden geçebilir, ancak bu
erişkinlerde daha nadir görülür. Ancak eğer tedavi
edilirlerse çok daha çabuk kayboldukları gibi yayılması
da önlemiş olur. Unutulmamalı ki insanlar stres
altındayken siğil kapmaya eğilimlidir. Bu nedenle
yaşamı düzene sokmak iyi bir fikir olabilir.
Siğil Tedavisi
•
"Kriyoterapi" en etkili yöntemdir ancak yerleşim
yerine göre bazen ağrılı olabilir. Sıvı nitrojen
kullanılarak siğil dondurulur ve yok edilir. Arkasından
normal deri geldiği için yara izi olmaz. İnatçı siğillere
daha sık uygulama gerekebilir.
•
Elektrokoter ile yakma ise eski yaygin ancak
başarılı yöntemlerden biridir ancak lokal anestezi ile
uygulanır.
•
Lazerle de tedavi edilebilir. Her ne kadar etkili olsa
da pahalı bir yöntemdir.
•
Siğiller lokal anestezi ile de çıkarılabilir. Yara izi en
büyük dezavantajıdır ve siğil yara kenarlarında
tekrarlayabilir.
•
Bunun dışında marketlerde ve eczanelerde satılan
ve dışarıdan uygulama şeklinde bir çok tedavi yöntemi
mevcuttur. Ancak bunların kullanımında cilt dışına
taşırıldığında bölgede tahriş ve yara oluşması riski
olduğu için dikkatli olunmalıdır.
•
Son dönemlerde Simetidin ve Ranitidin gibi H2
antagonistleri ile yapılan siğil tedavilerinde çok başarılı
sonuçlar alınmıştır. (The Annals of Pharmacotherapy:
2007 Vol. 41, No. 7, pp. 1222-1226.)
•
Siğillerin tedavisinde alopeside de kullanılan
SADBE( Skuarik asit dibütilester) adı verilen bir madde
de uygulanarak allerjik kontakt dermatit oluşturulmuş
ve dirençli siğillerin tedavisi denenmiştir. Ancak
bugüne kadar bu çalışmalarda plasebodan daha
başarılı sonuç alınmamıştır.
•
En ilginç olanı fikir, paketleme ve tamirat işlerinde
kullanılan “duct tape” (koli bandı) adında bir bantın
siğil tedavisinde etkili olduğunun ileri sürülmesidir.
Siğillerin telkin yolu ile de tedavi edilmesi bazen
mümkündür. Siğil tedavisi zordur çünkü derinin kalın
tabakaları ilacın virusa ulaşmasını engeller Siğili kendi
başınıza yakarak keserek kopararak tedavi etmeye
çalışmayın.
Dermatoloji &
Estetik
Dermatoloji