© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007
[ciltuzmani.com]. All rights reserved
Uzmanından en tarafsız kaynak.
Selülit
Selülit yalnızca aşırı kilolu kişlerde değil
herkesde oluşabilir. İleri yaş, spor yapmama,
kötü beslenme (hayvansal yağlar, tuz, şeker,
kola, kahve kullanma) yeterli sıvı almama
dolaşım bozuklukları, topuklu ayakkabılar, alkol
ve sigara selülite sebep olabilir. Selülitlerin
oluşma nedenleri hormonlar, genetik kalıtım ve
yaşam tarzına bağlıdır. Radyofrekans, lazer,
ozon tedavisi, antiselulit kremler, mezoterapi,
masaj, liposuction, ultrason ve basınç tedavisi,
antioksidan tedavileri uygulanmaktadır. Yaşam
tarzını da değiştirmek gerekmektedir. Bol su
içmek, daha az kafein ve tuz tüketmek, spor
yapmak ve sağlıklı beslenmek önemlidir.
Radyofrekans ile Selülit Tedavisi
Radyofrekans bir yüzyıldan fazladır tıp alanında
kullanılmaktadır. Radyofrekans teknolojisi çok
yönlülüğü etkinlik ve güvenliği nedeni ile artık
estetik tıpta bir standart olarak kabul edilmektedir.
Non-ablative Radyofrekansın (monopolar, bipolar,
tripolar veya multipolar ve fraksiyonel) cinsleri tüm
dünyada deri gençleştirilmesi amacı ile
kullanılmaktadır. Ayrıca selülit, keloid ve hipertrofik
skarlarda, rozasea da akne ve akne skarlarında da
tüm cilt tiplerinde kullanılmaktadır. Non-ablatif
Radyofrekans, FDA tarafında 2002 yılında alın ve
göz bölgesindeki kırışıklık ve deri sıkılaştırma
tedavisi için 2004 yılında ise tüm yüz tedavisi için
onaylanmıştır. Non-Ablatif kelimesinin anlamı, cildin
yalnızca orta ve alt dokularına etki ederken üst
tabakalara çok az veya hiç zarar vermemesidir. En
sık kullanılan endikasyonu deri kırışıklıkları ve
gevşekliklerindeki nonablatif gerginleştirici etkisidir.
Monopolar dipolar veya multipolar olabilir. Bunlar
dışında Fraksiyonel Radyofrekans, Sublatif
Radyofrekans, Faz kontrollü Radyofrekans, ve
Kombinasyonlu Radyofrekanslar mevcuttur.
Bilgisayar tarafından kontrol edilen Radyofrekans
jenaratörü soğutma sistemi el cihazı ve buna
bağlı elektrod uçlardan oluşur. Alternatif akımın
yönü saniyede milyonlarca kez değiştirilerek
vücuttaki su molekülleri ile iyonlarını hareketlenir ve
enerji açığa çıkar ve uygulanan bölge ısınır. RF
dalga boyu 3kHz ila 300GHz arasında değişebilir.
•
Unipolar Radyofrekans, ilerleyen yaşlarla
ciltte görülen sarkma ve gevşemeler,kırışıklıklar,
bölgesel yağ birikimleri için, derinin yüzeyel
tabakaları serinletici ve anestezik özel
spreylerle korunarak deri altındaki kollagenin
tek bir elektrod ve topraklama pedi kullanılarak
radiofrekans enerjisi ile ısıtılmasıdır. Bu ısıtma
sonucu derinin alt tabakalarında (4 mm)
kollegen hasarına bağlı hemen bir sıkılaşma
oluşacaktır. İlerleyen dönemde fibroblastların
uyarılmasına bağlı bu bölgede yeni oluşan
kollagen deride daha da fazla bir sıkılaşma ile
genç bir görünümü arttıracaktır. Özellikle yüz
bölgesinde kaşların kalkmasını sağlar ve yorgun
yüz ifadesini önler. Ancak tüm vücutta
kullanılabilir. Unipolar Radyofrekanslar için yeni
çıkan teknolojik programlar ve kısa atımlı
bilgisayar kontrollü ve titreşimli cihazlar ile ağrı
sorunu minimale indirilmiştir. Tedavi amacı ile
periorbital bölge dahil yüz bölgesinde ve
selülitte kullanılabilir. Radyofrekans
uygulamaları lazerlerde olduğu gibi belli bir
renge duyarlı değildir. Bu nedenle tüm cilt
tiplerine uygulanabilir. Lekelenmeye neden
olmaz, güneş karşı duyarlılığı arttırmaz.
Unipolar Radyofrekansta tek aktif elektrot
kullanılmaktadır. Sıklıkla cerrahi bölümlerde
doku ablazyonu için kullanılmaktadır. Örneğin
kalp damar cerrahisinde unipolar RF tercih
edilmektedir.Medikal estetik uygulamalarda
düşük frekanslı sistemler kullanılmaktadır.
Örneğin; Endymed ve Venüs 1 MHz, Lumenis
0.5 MHz, Viora 0.8, 1.7 ve 2.45 MHz,
Thermage 6.78 MHz frekanslar kullanmaktadır.
•
Bipolar Radyofrekans cihazında elektrik iki
elektrod arası geçebildiği için topraklama
pedine ihtiyaç yoktur. Bir prob üzerinde iki uç
mevcuttur. Bu iki elektrod arası uzaklığın yarısı
tahmini penetrasyon derinliğidir. Ne var ki, iki
kutuplu Radyofrekansın tek kutuplu
Radyofrekans ile benzer bir homojen hacimli
ısıtma üretemediği, iddia edilmektedir. Unipolar
RF ile aynı endikasyonlarla kullanılsa da etki
daha yüzeyeldir, bu nedenle yüz bölgesi
tedavilerde daha çok kullanılır. Ağrı unipolar RF
ye göre daha azdır. Bipolar cihazlarda en
önemli gelişme multifrekans teknolojisi
olmuştur. Tek atımda üç ayrı frekans
verilebilmektedir. Böylece böylece ısıtma
derinliği bağımsız bir biçimde kontrol
edilebilmektedir.
•
Multipolar (çokkutuplu) Radyofrekans
cihazının dokuyu tedavi etmek için, hem
unipolar hem de bipolar Radyofrekansın
üstünlüklerinden yararlanan çok sayıda
elektrodu vardır. Bipolar cihazlar epidermisin
zarar görmesini önlemek için etkin entegre
soğutma cihazlarına ihtiyaç duymasına
rağmen, üç kutuplu cihazlarda dokuların orta
derin ve yüzeysel kısımlarını aynı anda ısıttığı
için epidermis koruyucu soğutma sistemi
gerektirmez. Ağrısızdır. Akne skarlarında ve
kırışıklıklarda uygulanmaktadır.
•
Fraksiyonel Radyofrekans cihazları,
fraksiyonel RF sistemler, bipolar RF sistemlerine
benzemektedir. Sadece bipolar RF da 2 elektrot
kullanırken fraksiyonel de çok sayıda mikro
elektrotlar kullanılmaktadır. İlk kullanan
fraksiyonel RF sistemlerinda mikro elektrotlar
deri yüzeyinden epidermal temas ile
kullanılmakta idi. Bunlara “Noninvaziv
Fraksiyonel RF” tanımlaması getirilmiştir. Ancak
daha sonraları RF sistemlerinde daha derin
dokularda (özellikle dermiş ve deri altı yağ
dokusu) istenen ısı etki için mikro elektrotların
mikro iğneli formları geliştirilmiştir. Bilinen
Radyofrekans cihazlarının aksine non ablatif
etkiye sahip olmayan Fraksiyonel Radyofrekans
cihazı, iğneler vasıtası ile epidermisde minimal
bir etki oluştururken termal bölgelerdeki gibi
retiküler dermis içinde lokalize pıhtılaşma
bölgeleri oluşturur. Fraksiyonel Radyofrekansda
64 adet pozitif negatif elektrod mevcuttur.
Akne skarları ve kırışıklıklarda etkilidir.
Fraksiyonel Radyofrekans sistemi puls süresini
değiştirerek dermal ısıtmanın kontrolünü ve
böylece epidermis ve önemli adneksal yapıların
fraksiyonel olarak korunmasının sağlamaktadır.
Çalışmalarda retiküler dermiste tedavi edilen
alanda (termal bölgesinde) denature
kollajenlerin, korunmuş dermis bölgeleri ile
ayrıldığı görülmüştür. Bu bölgeler 10 hafta
içinde yeni deri dokusu ile değişir.
•
Sublativ fraksiyonel Radyofrekans de ise
mikroiğneler kullanılarak derin dermis 1.5 mm
derinlikte ısıtılır. İğne uçlarındaki sensörler
çevre ısıyı kontrol ederek ısının hassas bir
şekilde iletilmesini sağlar. Kontrollü
çalışmalarla yüz derisi gevşekliğinde kullanımı
önerilmektedir. Bunun dışında kontrolsüz
çalışmalarda akne ve akne skarlarında da
kullanılmıştır. Daha yeni bir fraksiyonel
Radyofrekans tipi olan faz kontrollü çok
kaynaklı radyofrekans sistemi kullanıcının
enerji emisyonunu 11mm derinliğe kadar
ulaştırmasına izin vererek dermisin derin
dokuları olan papiller dermis, retiküler dermis
ve fasya süperfisiyalise ısıyı yoğunlaştırmayı
mümkün kılar.
•
Mikroiğneli fraksiyonel Radyofrekans
Daha sonra ortaya çıkan yeni modellerde enerji
iğnenin uç kısmından verilerek enerji sadece
hedeflenen dermise yönlendirilmiş epidrmis
korunmuştur Bu fraksiyonel Radyofrekans
cihazları Altın İğne Tedavisi olarak da
bilinmektedir.
•
Kombinasyon Tedavileri: Radyofrekans
tedavisi günümüzde sinerjik etkileri nedeni ile
pek çok estetik cihazla birlikte kullanılmaktadır.
En sık olarak lazer ve infrared ışık
kaynaklarının optik enerjisi kullanılmaktadır. Bu
şekilde her iki sistem daha az enerji kullanarak
komplikasyonları ve rahatsızlığı
azaltabilmektedir. RF+ELOS: (Elektro
optik sinerji) RF+ IR: (Infrared)
Diğer bir kombinasyon vakum, masaj veya
roller gibi mekanik uygulamalardır. Bunlarla
kan dolaşımını ve radyofrekansın tedavideki
başarısını arttıracaktır. PEMF(Pulsed
Electromagnetic Field) ile multipolar
Radyofrekans kombinasyonu yeni bir tedavi
yaklaşımıdır. Ağrıyı azaltırken güvenliği ve
etkinliği belirgin biçimde arttırmaktadır. PEMF
kollagen sentezini ve yeni damar oluşumunu
dolayısı ile iyileşme hızını arttırmaktadır.
Radyofrekans tedavileri sonrasında hasta genellikle
normal yaşamına dönebilir. Nadiren hafif kızarıklık
ve şişme olabilir. Ancak bunlar kısa sürede düzelir.
Özel bir bakım gerekli değildir. Normal cilt bakımı
ve güneş koruyucular önerilir. Optimal sonuca
bazen kısa sürede ulaşlabilir. Bununla birlikte pek
çok hastada bu 2-3 ay alır. Genellikle tek bir tedavi
yeterlidir. İkinci bir tedavi gerekirse en az 6 ay
beklenmesi gereklidir. Yapılan çalışmalarda
uygulama sonrası etkinin senelerce sürebildiğini
göstermekle birlikte bazı çalışmalarda 6 ay olarak
saptanmıştır.
Lazerle Selülit Tedavisi
1440nm kanül lazer Tedavisi ;
Lokal anestezi sonrası 2 mm’lik bir kesiden yapılır.
Deri altına açılı bir biçimde gönderilen lazer ışınları
ile tedavi sağlanır. İşlem sırasında ağrı
hissetmezsiniz. Hastanede yatış gerektirmez.
1440nm dalga boyunda pulsed ND yag lazer enerjisi
ile bölgesel yağları parçalar, fibröz septaları yok
eder, kollajen doku yenilemesine sebep olarak cildi
daha kalın ve elastik hale getirir. Cellulaze, basen,
bacaklar, karın bölgesi gibi portakal kabuğu
görünümündeki cilt alanlarını tedavi eder.
Diod lazer (915nm), infrared ışık (650nm)
enerjisi, vakum etkisi ve mekanik masaj ile tedavi
yapılabilir. Öncelikle infrared ışık enerjisi ile yapısı
bozulmuş, büyümüş, şişmiş ve genişlemiş yağ
hücreleri daha geçirgen bir hale sokulur.
Geçirgenleşen yağ hücrelerindeki yağ diod lazer ile
eritilerek sıvı hale getirilir ve bu sayede yağ
dokularının sağlıklı formuna dönmesi sağlanır.
FDA selülit görünümünü geçici olarak azaltılması
için ışık tedavisi ile emme veya masajı birleştiren
iki ışık tedavi cihazını onaylamıştır. Üreticiye göre,
cihaz, deri altında yağı eritmekte, cilt altında fibröz
bantlar koparmakta ve kollajen üretimini teşvik
etmektedir.
TriActive emme ve deri manipülasyonu ile düşük
seviyeli bir lazer tedavisini birleştirirken,
VelaSmooth, lazer ve masaj tedavisi birleştiren
başka bir tedavidir. Endermologie gibi, her ikisi
için de birden fazla seans uygulamayı ve düzelmiş
görünümünü korumak için tedaviye devam etmeyi
gerektirir. Lazer / masaj tedavisi, yalnızca masaj
tedavilerinden daha pahalıdır, komple bir programın
genellikle binlerce lira maliyeti vardır.
LPG ve Endermoloji ile Sellulit
tedavisi
Selülitten etkilenen alanlara masaj uygulanması için
çeşitli makineler kullanıma sunulmuştur. Bu
makineler masaj için dönen silindirler kullanır. Masaj
uygulamalarının bir örneği olan Endermoloji
Fransa'da geliştirildi ve 1990'ların ortalarından beri
selülit tedavisinde kullanılmaktadır. Bu teknikte,
etkilenen alanları emen, çeken ve sıkan elektrikle
çalışan bir cihaz kullanılır. Tedaviler pahalıdır ve
genellikle 30-45 dakika sürer ve fark edilebilir bir
sonuç almadan önce 10-12 tedavi seansı
gereklidir. Endermolojinin selülitin görünümünde
geçici bir düzelme sağladığı ABD FDA tarafından
onaylanmıştır. Bu teknik, selülit görünümünde
geçici bir azalma meydana getiriyor olsa da, kalıcı
olarak deri altındaki konfigürasyonu değiştirmek
yerine sadece yağın dağılımını değiştiriyor gibi
görünmektedir. Selülit üzerinde elde edilen "ilk etki"
sonrasında düzenli bakım tedavileri gereklidir.
LPG selülitli bölgelere dönen ve vakum yapan özel
bir masaj aleti ile uygulanır. Kullanılan bu aletin
etkisi ile lenf dolaşımı hızlanır, yağ dokusunun
tekrardan deri dokusu üzerine yapışması engellenir.
Bu teknikle yağ alınmaz, ancak yapışan dokunun
neden olduğu dalgalı görüntü azaltılır. Selülitlerin
görünümünde farklılık ortaya çıkması için LPG'nin
haftada iki kez 30 dakika en az 6-8 seans
yapılması önerilmektedir.
Ultrason Dalgaları ve Kavitasyon ile
Sellulit tedavisi
Sellülit için iki tip ultrason tedavisi uygulanır. Düşük
frekanslı (LF) ses dalgaları veya orta ve yüksek
frekanslı (MHF)ses dalgaları yağ hücrelerini parçalar.
Tipik olarak derin bölge yağlarına etkili olan MHF
ultrasonla yapılan selülit tedavisinde nörosempatik
sistem uyarilarak adrenalin salgılanir. Deri altındaki
yüzeyel yağlara etkili olan düşük frekans (LF)
ultrason tedavisi en sık kullanılan tiptir. Bazı
ultrason tedavilerinde her iki frekans birlikte
kullanılmaktadır. Bu non invaziv yöntemle yağlar
parçalanarak dolaşım sistemine geçer ve vücut
tarafından yok edilir. Ultrasonun etkisini arttırmak
ve kan dolaşımını hızlandırmak için uygulama
öncesi ve sonrasında masaj yapılabilir. Bazı hastalar
tedavi sonrası hemen sonuç alırken bazılarında
ilerleyen seanslar sonrası sonuç alınmaya başlanır.
Bu uygulama diet ve egzersiz sonrası sonuç
alınmamış bölgeler için uygulanabilir. Ultrasound
tedavisi her ay bir veya iki kez uygulanmalıdır.
Çünkü insan vücudu sürekli yağ depolar. Kollajeni
uyarmak ve cildi sıkılaştırmak için ultrason tedavisi
sonrası düşük yağlı diyete devam etmek ve günlük
rutin egzersizleri kesmemek gerekmektedir.
Terapistler genellikle kana karışan yağın bir an önce
atılabilmesi için bol sıvı almanızı önereceklerdir.
Kavitasyon düşük frekanslı bir tür ultrason cihazıdır.
Ancak ultrason cihazlarındaki termal ve mekanik
etkisinden ziyade kavitasyon etkisi ön plana
çıkmıştır. Kavitasyon ile, yağ hücreleri arasındaki
sıvıda mikro boyutta çok sayıda hava kabarcığı
oluşur ve yağ hücresi membranlarını parçalanır.
Ancak damar, kas gibi diğer dokularda bir hasara yol
açmaz. Başlıklar ve cihazın frekansı değiştirilerek
uygulanan bölgenin derinliği de değiştirilebilir.
AWT
Akustik dalga tedavisi (AWT); akustik ses dalgaları
ile vücudun belirli bölgelerinin tedavi edilmesidir.
Selülit ve bölgesel incelmede kullanılır. Akustik ses
dalgaları birkaç seans sonrasında cilt yüzeyinde
etkisi görülmeye başlar. Şok dalgaları ultrason
dalgalarına benzer özelliktedir. Dokuya zarar
vermeden enerji aktarır. Ultrason dalgaları gibi ısı
ve dokuda hasar oluşmasına neden olmaz. Ortalama
bir seansı 30-60 dakika sürer. 3-4 gün ara ile 8-12
seans iyi bir sonuç alınmasını sağlar.
Karboksiterapi
Karboksiterapi, günlük yaşamı etkilemeden
karbondioksit gazının selülit ve bölgesel yağlanma
tedavisinde kullanıldığı bir tekniktir. Saf CO2 allerjik
reaksiyona neden olmaz .Belirli miktarlarda, deri
altına düzenli bir enjeksiyonla
verilir. C02, geniş bir bölgeye
buradan kolayca yayılır. Yağ
dokusunda artan
karbondioksite cevap olarak
damarlar genişler, bu bölgede kollajen ve elastin
sentezi ve oksijen oranı artar. Oksijen yağların
yakılmasına neden olur. Tedavi haftada 1-2 kez
toplam 15-20 dakika süre 12-20 seans
uygulanmalıdır. Uzman kişilerce yapılırsa enjeksiyon
yerlerinde bazen 1-2 günde geçen hafif morluk ve
kızarma dışında pek yan etki görülmez. Uygulama
ardından yarım saat süren bir şişlik hissi olabilir.
İşlem sonrası hafif bir yürüyüşle bu şişlik
kaybolacaktır. Tedavi sırasında çok ince uçlu iğneler
nedeniyle ağrı hissedilmez. Yağlanma ve sellülit
gibi problemlerde altta yatan bir çok neden
olabileceğinden, bu yönden değerlendirilerek
tedaviye başlanmalıdır.
Subsizyon Tedavisi
Subsizyon, deprese sikatriksler ve selülit gibi pek
çok deri rahatsızlığının tedavisinde kullanılan invaziv
tedavi yöntemidir. Tekniğin amacı çökük deri
bölgesinin altındaki fibröz yapışıklıkları keskin uçlu
16-18 G iğne yardımıyla serbest hale geçirmektir.
Aynı zamanda basit, rahat tolere edilebilen ve
minimal yan etkileri olan bir yöntemdir.
Kriyolipoliz
Alt karın bölgesinde ve vücudun kenarlarında
lokalize yağ alanlarını uzaklaştırmak için. FDA
tarafından onaylanmış, non-invaziv bir prosedür.Yağ
hücrelerinin içinde lipitleri dondurur sonra yavaş
yavaş çevre dokulara zarar vermeden çözülmesini
sağlar. Genel olarak, 2.5cm yağ çözünmesi için üç
tedaviye ihtiyaç vardır. Sonuçlar anında farkedilmez,
gözle görülür bir iyileşme üç dört ay sonra ortaya
çıkar
Selülit kremleri
Bir çoğu aslında aminofilin, kafein ve teofilin
içermektedir. Ancak yağ yakıcı olarak bilinen bu
maddelerin cilt yolu ile bölgede yeterli
konsantrasyona ulaşması zordur. Selülite etkili
olduklarına dair bilimsel bir kanıt mevcut değildir.
Besin Takviyeleri
Pazarlanan birkaç üründe ginkgo biloba , tatlı
yonca , üzüm çekirdeği biyoflavinoidleri, bir tür
kahverengi denizyosunu olan bladderwrack , çuha
çiçeği yağı , balık yağı , ve soya lesitin gibi
maddeler içerebilmektedir . Bu preparatların,
metabolizma hızını arttırdığı , hücre hasarına karşı
koruduğu ve yağları parçaladığı gibi vücut üzerinde
olumlu etkileri iddia edilmektedir. Bu tür iddiaları
değerlendirmek zordur. Bu tür " metabolizma ", "
dolaşım " veya " hücre hasarı " gibi kavramlar
üzerinde pozitif etkileri olup olmadığı kolayca
objektif olarak ölçülemez . Bu ürünler ilaç olarak
değil, besin takviyesi olarak satılmaktadır. Dolayısı
ile FDA kontrolünde değildir. Ayrıca bilimsel çalışma
ya yoktur, ya da şu ana kadar etkili olduğu
kanıtlanamamıştır. Ayrıca bu ürünler içersindeki
maddeler allerji yapabilir veya vücutta diğer ilaçlarla
etkileşime sebep olabilir. Liposuction
Bu vücuttan yağı uzaklaştırmak için yapılan cerrahi
bir işlemdir. Selülit yüzeyel yağlarla ilgili bir
durumdur. Liposuction sadece derinin altındaki
yüzeyel yağı değil, derin yağı da uzaklaştırır.
Amerikan Dermatoloji Akademisi liposuction
uygulamasının ciltte daha fazla çöküntüler
oluşturarak selülit görünümünü daha da kötüye
götürebileceği konusunda uyarmaktadır.
Mesoterapi
Mezoterapi iltihabi deri hastalıklarındaki ağrıyı
gidermek için ilk olarak Avrupa'da geliştirilmiş bir
tedavidir. Derinin hemen altındaki dokuya vitamin,
mineral, amino asit ve enzim gibi maddeler
enjekte edilmektedir. Çok sayıda seans ve her
seansda çok sayıda enjeksiyon gereklidir. Verilen
maddeler FDA tarafından "off-label" onaylanmış
olabilir. Yani aslında başka bir endikasyon için
onaylanmıştır. Mezoterapide yağı yıkarak selülit
görünümünde hafif bir iyileşme görülebilir. Ama
aynı zamanda şişme, enfeksiyon, ve düzensiz kontür
risklerini de taşır. Bir çok doktor tarafından
kanıtlanmamış ve riskli bulunmaktadır. Bir çok ürün
“topikal” (Yüzeyel) Kullanım için izin almıştır, yani
kozmetikdir ve ilaç üzerinde bu yazar.) Cilt içine
enjekte edilebilmeleri için İlaç yada Tıbbi Cihaz
kategorisinde olmaları gerekir. Bu grupta Retinoller,
Caffein, At kestanesi, Gotu kola, gibi mesoterapi
ürünleri selülit tedavisinde kullanılır.
Pbserum HA 1.5
Hafif çapraz bağlı hyalüronik asitin uyumlu Lipaz
Kollajenaz ve Liyaz enzimlerinin birleşiminden
oluşmuş bir yapıdır. Enjeksiyon ile uygulanır. Ağrılı
bir işlem değildir.
Dermatoloji &
Estetik
Dermatoloji