© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007 [ciltuzmani.com]. All rights reserved
Made by Babur
Cilt Uzmanı                    Uzm. Dr. Babür Süer
Dermatoloji &  Estetik Dermatoloji Uzmanından en tarafsız kaynak.

Selülit

Selülit yalnızca aşırı kilolu kişlerde değil herkesde oluşabilir. İleri yaş, spor yapmama, kötü beslenme (hayvansal yağlar, tuz, şeker, kola, kahve kullanma) yeterli sıvı almama dolaşım bozuklukları, topuklu ayakkabılar, alkol ve sigara selülite sebep olabilir. Selülitlerin oluşma nedenleri hormonlar, genetik kalıtım ve yaşam tarzına bağlıdır. Radyofrekans, lazer, ozon tedavisi, antiselulit kremler, mezoterapi, masaj, liposuction, ultrason ve basınç tedavisi, antioksidan tedavileri uygulanmaktadır. Yaşam tarzını da değiştirmek gerekmektedir. Bol su içmek, daha az kafein ve tuz tüketmek, spor yapmak ve sağlıklı beslenmek önemlidir.

Radyofrekans ile Selülit Tedavisi

Radyofrekans bir yüzyıldan fazladır tıp alanında kullanılmaktadır. Radyofrekans teknolojisi çok yönlülüğü etkinlik ve güvenliği nedeni ile artık estetik tıpta bir standart olarak kabul edilmektedir. Non-ablative Radyofrekansın (monopolar, bipolar, tripolar veya multipolar ve fraksiyonel) cinsleri tüm dünyada deri gençleştirilmesi amacı ile kullanılmaktadır. Ayrıca selülit, keloid ve hipertrofik skarlarda, rozasea da akne ve akne skarlarında da tüm cilt tiplerinde kullanılmaktadır. Non-ablatif Radyofrekans, FDA tarafında 2002 yılında alın ve göz bölgesindeki kırışıklık ve deri sıkılaştırma tedavisi için 2004 yılında ise tüm yüz tedavisi için onaylanmıştır. Non-Ablatif kelimesinin anlamı, cildin yalnızca orta ve alt dokularına etki ederken üst tabakalara çok az veya hiç zarar vermemesidir. En sık kullanılan endikasyonu deri kırışıklıkları ve gevşekliklerindeki nonablatif gerginleştirici etkisidir. Monopolar dipolar veya multipolar olabilir. Bunlar dışında Fraksiyonel Radyofrekans, Sublatif Radyofrekans, Faz kontrollü Radyofrekans, ve Kombinasyonlu Radyofrekanslar mevcuttur. Bilgisayar tarafından kontrol edilen Radyofrekans jenaratörü soğutma sistemi el cihazı ve buna bağlı elektrod uçlardan oluşur. Alternatif akımın yönü saniyede milyonlarca kez değiştirilerek vücuttaki su molekülleri ile iyonlarını hareketlenir ve enerji açığa çıkar ve uygulanan bölge ısınır. RF dalga boyu 3kHz ila 300GHz arasında değişebilir. Unipolar Radyofrekans, ilerleyen yaşlarla ciltte görülen sarkma ve gevşemeler,kırışıklıklar, bölgesel yağ birikimleri için, derinin yüzeyel tabakaları serinletici ve anestezik özel spreylerle korunarak deri altındaki kollagenin tek bir elektrod ve topraklama pedi kullanılarak radiofrekans enerjisi ile ısıtılmasıdır. Bu ısıtma sonucu derinin alt tabakalarında (4 mm) kollegen hasarına bağlı hemen bir sıkılaşma oluşacaktır. İlerleyen dönemde fibroblastların uyarılmasına bağlı bu bölgede yeni oluşan kollagen deride daha da fazla bir sıkılaşma ile genç bir görünümü arttıracaktır. Özellikle yüz bölgesinde kaşların kalkmasını sağlar ve yorgun yüz ifadesini önler. Ancak tüm vücutta kullanılabilir. Unipolar Radyofrekanslar için yeni çıkan teknolojik programlar ve kısa atımlı bilgisayar kontrollü ve titreşimli cihazlar ile ağrı sorunu minimale indirilmiştir. Tedavi amacı ile periorbital bölge dahil yüz bölgesinde ve selülitte kullanılabilir. Radyofrekans uygulamaları lazerlerde olduğu gibi belli bir renge duyarlı değildir. Bu nedenle tüm cilt tiplerine uygulanabilir. Lekelenmeye neden olmaz, güneş karşı duyarlılığı arttırmaz. Unipolar Radyofrekansta tek aktif elektrot kullanılmaktadır. Sıklıkla cerrahi bölümlerde doku ablazyonu için kullanılmaktadır. Örneğin kalp damar cerrahisinde unipolar RF tercih edilmektedir.Medikal estetik uygulamalarda düşük frekanslı sistemler kullanılmaktadır. Örneğin; Endymed ve Venüs 1 MHz, Lumenis 0.5 MHz, Viora 0.8, 1.7 ve 2.45 MHz, Thermage 6.78 MHz frekanslar kullanmaktadır. Bipolar Radyofrekans cihazında elektrik iki elektrod arası geçebildiği için topraklama pedine ihtiyaç yoktur. Bir prob üzerinde iki uç mevcuttur. Bu iki elektrod arası uzaklığın yarısı tahmini penetrasyon derinliğidir. Ne var ki, iki kutuplu Radyofrekansın tek kutuplu Radyofrekans ile benzer bir homojen hacimli ısıtma üretemediği, iddia edilmektedir. Unipolar RF ile aynı endikasyonlarla kullanılsa da etki daha yüzeyeldir, bu nedenle yüz bölgesi tedavilerde daha çok kullanılır. Ağrı unipolar RF ye göre daha azdır. Bipolar cihazlarda en önemli gelişme multifrekans teknolojisi olmuştur. Tek atımda üç ayrı frekans verilebilmektedir. Böylece böylece ısıtma derinliği bağımsız bir biçimde kontrol edilebilmektedir. Multipolar (çokkutuplu) Radyofrekans cihazının dokuyu tedavi etmek için, hem unipolar hem de bipolar Radyofrekansın üstünlüklerinden yararlanan çok sayıda elektrodu vardır. Bipolar cihazlar epidermisin zarar görmesini önlemek için etkin entegre soğutma cihazlarına ihtiyaç duymasına rağmen, üç kutuplu cihazlarda dokuların orta derin ve yüzeysel kısımlarını aynı anda ısıttığı için epidermis koruyucu soğutma sistemi gerektirmez. Ağrısızdır. Akne skarlarında ve kırışıklıklarda uygulanmaktadır. Fraksiyonel Radyofrekans cihazları, fraksiyonel RF sistemler, bipolar RF sistemlerine benzemektedir. Sadece bipolar RF da 2 elektrot kullanırken fraksiyonel de çok sayıda mikro elektrotlar kullanılmaktadır. İlk kullanan fraksiyonel RF sistemlerinda mikro elektrotlar deri yüzeyinden epidermal temas ile kullanılmakta idi. Bunlara “Noninvaziv Fraksiyonel RF” tanımlaması getirilmiştir. Ancak daha sonraları RF sistemlerinde daha derin dokularda (özellikle dermiş ve deri altı yağ dokusu) istenen ısı etki için mikro elektrotların mikro iğneli formları geliştirilmiştir. Bilinen Radyofrekans cihazlarının aksine non ablatif etkiye sahip olmayan Fraksiyonel Radyofrekans cihazı, iğneler vasıtası ile epidermisde minimal bir etki oluştururken termal bölgelerdeki gibi retiküler dermis içinde lokalize pıhtılaşma bölgeleri oluşturur. Fraksiyonel Radyofrekansda 64 adet pozitif negatif elektrod mevcuttur. Akne skarları ve kırışıklıklarda etkilidir. Fraksiyonel Radyofrekans sistemi puls süresini değiştirerek dermal ısıtmanın kontrolünü ve böylece epidermis ve önemli adneksal yapıların fraksiyonel olarak korunmasının sağlamaktadır. Çalışmalarda retiküler dermiste tedavi edilen alanda (termal bölgesinde) denature kollajenlerin, korunmuş dermis bölgeleri ile ayrıldığı görülmüştür. Bu bölgeler 10 hafta içinde yeni deri dokusu ile değişir. Sublativ fraksiyonel Radyofrekans de ise mikroiğneler kullanılarak derin dermis 1.5 mm derinlikte ısıtılır. İğne uçlarındaki sensörler çevre ısıyı kontrol ederek ısının hassas bir şekilde iletilmesini sağlar. Kontrollü çalışmalarla yüz derisi gevşekliğinde kullanımı önerilmektedir. Bunun dışında kontrolsüz çalışmalarda akne ve akne skarlarında da kullanılmıştır. Daha yeni bir fraksiyonel Radyofrekans tipi olan faz kontrollü çok kaynaklı radyofrekans sistemi kullanıcının enerji emisyonunu 11mm derinliğe kadar ulaştırmasına izin vererek dermisin derin dokuları olan papiller dermis, retiküler dermis ve fasya süperfisiyalise ısıyı yoğunlaştırmayı mümkün kılar. Mikroiğneli fraksiyonel Radyofrekans Daha sonra ortaya çıkan yeni modellerde enerji iğnenin uç kısmından verilerek enerji sadece hedeflenen dermise yönlendirilmiş epidrmis korunmuştur Bu fraksiyonel Radyofrekans cihazları Altın İğne Tedavisi olarak da bilinmektedir. Kombinasyon Tedavileri: Radyofrekans tedavisi günümüzde sinerjik etkileri nedeni ile pek çok estetik cihazla birlikte kullanılmaktadır. En sık olarak lazer ve infrared ışık kaynaklarının optik enerjisi kullanılmaktadır. Bu şekilde her iki sistem daha az enerji kullanarak komplikasyonları ve rahatsızlığı azaltabilmektedir. RF+ELOS: (Elektro optik sinerji) RF+ IR: (Infrared) Diğer bir kombinasyon vakum, masaj veya roller gibi mekanik uygulamalardır. Bunlarla kan dolaşımını ve radyofrekansın tedavideki başarısını arttıracaktır. PEMF(Pulsed Electromagnetic Field) ile multipolar Radyofrekans kombinasyonu yeni bir tedavi yaklaşımıdır. Ağrıyı azaltırken güvenliği ve etkinliği belirgin biçimde arttırmaktadır. PEMF kollagen sentezini ve yeni damar oluşumunu dolayısı ile iyileşme hızını arttırmaktadır. Radyofrekans tedavileri sonrasında hasta genellikle normal yaşamına dönebilir. Nadiren hafif kızarıklık ve şişme olabilir. Ancak bunlar kısa sürede düzelir. Özel bir bakım gerekli değildir. Normal cilt bakımı ve güneş koruyucular önerilir. Optimal sonuca bazen kısa sürede ulaşlabilir. Bununla birlikte pek çok hastada bu 2-3 ay alır. Genellikle tek bir tedavi yeterlidir. İkinci bir tedavi gerekirse en az 6 ay beklenmesi gereklidir. Yapılan çalışmalarda uygulama sonrası etkinin senelerce sürebildiğini göstermekle birlikte bazı çalışmalarda 6 ay olarak saptanmıştır.

Lazerle Selülit Tedavisi

1440nm kanül lazer Tedavisi ; Lokal anestezi sonrası 2 mm’lik bir kesiden yapılır. Deri altına açılı bir biçimde gönderilen lazer ışınları ile tedavi sağlanır. İşlem sırasında ağrı hissetmezsiniz. Hastanede yatış gerektirmez. 1440nm dalga boyunda pulsed ND yag lazer enerjisi ile bölgesel yağları parçalar, fibröz septaları yok eder, kollajen doku yenilemesine sebep olarak cildi daha kalın ve elastik hale getirir. Cellulaze, basen, bacaklar, karın bölgesi gibi portakal kabuğu görünümündeki cilt alanlarını tedavi eder. Diod lazer (915nm), infrared ışık (650nm) enerjisi, vakum etkisi ve mekanik masaj ile tedavi yapılabilir. Öncelikle infrared ışık enerjisi ile yapısı bozulmuş, büyümüş, şişmiş ve genişlemiş yağ hücreleri daha geçirgen bir hale sokulur. Geçirgenleşen yağ hücrelerindeki yağ diod lazer ile eritilerek sıvı hale getirilir ve bu sayede yağ dokularının sağlıklı formuna dönmesi sağlanır. FDA selülit görünümünü geçici olarak azaltılması için ışık tedavisi ile emme veya masajı birleştiren iki ışık tedavi cihazını onaylamıştır. Üreticiye göre, cihaz, deri altında yağı eritmekte, cilt altında fibröz bantlar koparmakta ve kollajen üretimini teşvik etmektedir. TriActive emme ve deri manipülasyonu ile düşük seviyeli bir lazer tedavisini birleştirirken, VelaSmooth, lazer ve masaj tedavisi birleştiren başka bir tedavidir. Endermologie gibi, her ikisi için de birden fazla seans uygulamayı ve düzelmiş görünümünü korumak için tedaviye devam etmeyi gerektirir. Lazer / masaj tedavisi, yalnızca masaj tedavilerinden daha pahalıdır, komple bir programın genellikle binlerce lira maliyeti vardır.

LPG ve Endermoloji ile Sellulit tedavisi

Selülitten etkilenen alanlara masaj uygulanması için çeşitli makineler kullanıma sunulmuştur. Bu makineler masaj için dönen silindirler kullanır. Masaj uygulamalarının bir örneği olan Endermoloji Fransa'da geliştirildi ve 1990'ların ortalarından beri selülit tedavisinde kullanılmaktadır. Bu teknikte, etkilenen alanları emen, çeken ve sıkan elektrikle çalışan bir cihaz kullanılır. Tedaviler pahalıdır ve genellikle 30-45 dakika sürer ve fark edilebilir bir sonuç almadan önce 10-12 tedavi seansı gereklidir. Endermolojinin selülitin görünümünde geçici bir düzelme sağladığı ABD FDA tarafından onaylanmıştır. Bu teknik, selülit görünümünde geçici bir azalma meydana getiriyor olsa da, kalıcı olarak deri altındaki konfigürasyonu değiştirmek yerine sadece yağın dağılımını değiştiriyor gibi görünmektedir. Selülit üzerinde elde edilen "ilk etki" sonrasında düzenli bakım tedavileri gereklidir. LPG selülitli bölgelere dönen ve vakum yapan özel bir masaj aleti ile uygulanır. Kullanılan bu aletin etkisi ile lenf dolaşımı hızlanır, yağ dokusunun tekrardan deri dokusu üzerine yapışması engellenir. Bu teknikle yağ alınmaz, ancak yapışan dokunun neden olduğu dalgalı görüntü azaltılır. Selülitlerin görünümünde farklılık ortaya çıkması için LPG'nin haftada iki kez 30 dakika en az 6-8 seans yapılması önerilmektedir.

Ultrason Dalgaları ve Kavitasyon ile Sellulit tedavisi

Sellülit için iki tip ultrason tedavisi uygulanır. Düşük frekanslı (LF) ses dalgaları veya orta ve yüksek frekanslı (MHF)ses dalgaları yağ hücrelerini parçalar. Tipik olarak derin bölge yağlarına etkili olan MHF ultrasonla yapılan selülit tedavisinde nörosempatik sistem uyarilarak adrenalin salgılanir. Deri altındaki yüzeyel yağlara etkili olan düşük frekans (LF) ultrason tedavisi en sık kullanılan tiptir. Bazı ultrason tedavilerinde her iki frekans birlikte kullanılmaktadır. Bu non invaziv yöntemle yağlar parçalanarak dolaşım sistemine geçer ve vücut tarafından yok edilir. Ultrasonun etkisini arttırmak ve kan dolaşımını hızlandırmak için uygulama öncesi ve sonrasında masaj yapılabilir. Bazı hastalar tedavi sonrası hemen sonuç alırken bazılarında ilerleyen seanslar sonrası sonuç alınmaya başlanır. Bu uygulama diet ve egzersiz sonrası sonuç alınmamış bölgeler için uygulanabilir. Ultrasound tedavisi her ay bir veya iki kez uygulanmalıdır. Çünkü insan vücudu sürekli yağ depolar. Kollajeni uyarmak ve cildi sıkılaştırmak için ultrason tedavisi sonrası düşük yağlı diyete devam etmek ve günlük rutin egzersizleri kesmemek gerekmektedir. Terapistler genellikle kana karışan yağın bir an önce atılabilmesi için bol sıvı almanızı önereceklerdir. Kavitasyon düşük frekanslı bir tür ultrason cihazıdır. Ancak ultrason cihazlarındaki termal ve mekanik etkisinden ziyade kavitasyon etkisi ön plana çıkmıştır. Kavitasyon ile, yağ hücreleri arasındaki sıvıda mikro boyutta çok sayıda hava kabarcığı oluşur ve yağ hücresi membranlarını parçalanır. Ancak damar, kas gibi diğer dokularda bir hasara yol açmaz. Başlıklar ve cihazın frekansı değiştirilerek uygulanan bölgenin derinliği de değiştirilebilir.

AWT

Akustik dalga tedavisi (AWT); akustik ses dalgaları ile vücudun belirli bölgelerinin tedavi edilmesidir. Selülit ve bölgesel incelmede kullanılır. Akustik ses dalgaları birkaç seans sonrasında cilt yüzeyinde etkisi görülmeye başlar. Şok dalgaları ultrason dalgalarına benzer özelliktedir. Dokuya zarar vermeden enerji aktarır. Ultrason dalgaları gibi ısı ve dokuda hasar oluşmasına neden olmaz. Ortalama bir seansı 30-60 dakika sürer. 3-4 gün ara ile 8-12 seans iyi bir sonuç alınmasını sağlar.

Karboksiterapi

Karboksiterapi, günlük yaşamı etkilemeden karbondioksit gazının selülit ve bölgesel yağlanma tedavisinde kullanıldığı bir tekniktir. Saf CO2 allerjik reaksiyona neden olmaz .Belirli miktarlarda, deri altına düzenli bir enjeksiyonla verilir. C02, geniş bir bölgeye buradan kolayca yayılır. Yağ dokusunda artan karbondioksite cevap olarak damarlar genişler, bu bölgede kollajen ve elastin sentezi ve oksijen oranı artar. Oksijen yağların yakılmasına neden olur. Tedavi haftada 1-2 kez toplam 15-20 dakika süre 12-20 seans uygulanmalıdır. Uzman kişilerce yapılırsa enjeksiyon yerlerinde bazen 1-2 günde geçen hafif morluk ve kızarma dışında pek yan etki görülmez. Uygulama ardından yarım saat süren bir şişlik hissi olabilir. İşlem sonrası hafif bir yürüyüşle bu şişlik kaybolacaktır. Tedavi sırasında çok ince uçlu iğneler nedeniyle ağrı hissedilmez. Yağlanma ve sellülit gibi problemlerde altta yatan bir çok neden olabileceğinden, bu yönden değerlendirilerek tedaviye başlanmalıdır.

Subsizyon Tedavisi

Subsizyon, deprese sikatriksler ve selülit gibi pek çok deri rahatsızlığının tedavisinde kullanılan invaziv tedavi yöntemidir. Tekniğin amacı çökük deri bölgesinin altındaki fibröz yapışıklıkları keskin uçlu 16-18 G iğne yardımıyla serbest hale geçirmektir. Aynı zamanda basit, rahat tolere edilebilen ve minimal yan etkileri olan bir yöntemdir.

Kriyolipoliz

Alt karın bölgesinde ve vücudun kenarlarında lokalize yağ alanlarını uzaklaştırmak için. FDA tarafından onaylanmış, non-invaziv bir prosedür.Yağ hücrelerinin içinde lipitleri dondurur sonra yavaş yavaş çevre dokulara zarar vermeden çözülmesini sağlar. Genel olarak, 2.5cm yağ çözünmesi için üç tedaviye ihtiyaç vardır. Sonuçlar anında farkedilmez, gözle görülür bir iyileşme üç dört ay sonra ortaya çıkar

Selülit kremleri

Bir çoğu aslında aminofilin, kafein ve teofilin içermektedir. Ancak yağ yakıcı olarak bilinen bu maddelerin cilt yolu ile bölgede yeterli konsantrasyona ulaşması zordur. Selülite etkili olduklarına dair bilimsel bir kanıt mevcut değildir.

Besin Takviyeleri

Pazarlanan birkaç üründe ginkgo biloba , tatlı yonca , üzüm çekirdeği biyoflavinoidleri, bir tür kahverengi denizyosunu olan bladderwrack , çuha çiçeği yağı , balık yağı , ve soya lesitin gibi maddeler içerebilmektedir . Bu preparatların, metabolizma hızını arttırdığı , hücre hasarına karşı koruduğu ve yağları parçaladığı gibi vücut üzerinde olumlu etkileri iddia edilmektedir. Bu tür iddiaları değerlendirmek zordur. Bu tür " metabolizma ", " dolaşım " veya " hücre hasarı " gibi kavramlar üzerinde pozitif etkileri olup olmadığı kolayca objektif olarak ölçülemez . Bu ürünler ilaç olarak değil, besin takviyesi olarak satılmaktadır. Dolayısı ile FDA kontrolünde değildir. Ayrıca bilimsel çalışma ya yoktur, ya da şu ana kadar etkili olduğu kanıtlanamamıştır. Ayrıca bu ürünler içersindeki maddeler allerji yapabilir veya vücutta diğer ilaçlarla etkileşime sebep olabilir. Liposuction Bu vücuttan yağı uzaklaştırmak için yapılan cerrahi bir işlemdir. Selülit yüzeyel yağlarla ilgili bir durumdur. Liposuction sadece derinin altındaki yüzeyel yağı değil, derin yağı da uzaklaştırır. Amerikan Dermatoloji Akademisi liposuction uygulamasının ciltte daha fazla çöküntüler oluşturarak selülit görünümünü daha da kötüye götürebileceği konusunda uyarmaktadır.

Mesoterapi

Mezoterapi iltihabi deri hastalıklarındaki ağrıyı gidermek için ilk olarak Avrupa'da geliştirilmiş bir tedavidir. Derinin hemen altındaki dokuya vitamin, mineral, amino asit ve enzim gibi maddeler enjekte edilmektedir. Çok sayıda seans ve her seansda çok sayıda enjeksiyon gereklidir. Verilen maddeler FDA tarafından "off-label" onaylanmış olabilir. Yani aslında başka bir endikasyon için onaylanmıştır. Mezoterapide yağı yıkarak selülit görünümünde hafif bir iyileşme görülebilir. Ama aynı zamanda şişme, enfeksiyon, ve düzensiz kontür risklerini de taşır. Bir çok doktor tarafından kanıtlanmamış ve riskli bulunmaktadır. Bir çok ürün “topikal” (Yüzeyel) Kullanım için izin almıştır, yani kozmetikdir ve ilaç üzerinde bu yazar.) Cilt içine enjekte edilebilmeleri için İlaç yada Tıbbi Cihaz kategorisinde olmaları gerekir. Bu grupta Retinoller, Caffein, At kestanesi, Gotu kola, gibi mesoterapi ürünleri selülit tedavisinde kullanılır. Pbserum HA 1.5 Hafif çapraz bağlı hyalüronik asitin uyumlu Lipaz Kollajenaz ve Liyaz enzimlerinin birleşiminden oluşmuş bir yapıdır. Enjeksiyon ile uygulanır. Ağrılı bir işlem değildir.
© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007 [ciltuzmani.com]. All rights reserved
Cilt Uzmanı Uzm.Dr. Babür Süer
Uzmanından en tarafsız kaynak.

Selülit

Selülit yalnızca aşırı kilolu kişlerde değil herkesde oluşabilir. İleri yaş, spor yapmama, kötü beslenme (hayvansal yağlar, tuz, şeker, kola, kahve kullanma) yeterli sıvı almama dolaşım bozuklukları, topuklu ayakkabılar, alkol ve sigara selülite sebep olabilir. Selülitlerin oluşma nedenleri hormonlar, genetik kalıtım ve yaşam tarzına bağlıdır. Radyofrekans, lazer, ozon tedavisi, antiselulit kremler, mezoterapi, masaj, liposuction, ultrason ve basınç tedavisi, antioksidan tedavileri uygulanmaktadır. Yaşam tarzını da değiştirmek gerekmektedir. Bol su içmek, daha az kafein ve tuz tüketmek, spor yapmak ve sağlıklı beslenmek önemlidir.

Radyofrekans ile Selülit Tedavisi

Radyofrekans bir yüzyıldan fazladır tıp alanında kullanılmaktadır. Radyofrekans teknolojisi çok yönlülüğü etkinlik ve güvenliği nedeni ile artık estetik tıpta bir standart olarak kabul edilmektedir. Non-ablative Radyofrekansın (monopolar, bipolar, tripolar veya multipolar ve fraksiyonel) cinsleri tüm dünyada deri gençleştirilmesi amacı ile kullanılmaktadır. Ayrıca selülit, keloid ve hipertrofik skarlarda, rozasea da akne ve akne skarlarında da tüm cilt tiplerinde kullanılmaktadır. Non-ablatif Radyofrekans, FDA tarafında 2002 yılında alın ve göz bölgesindeki kırışıklık ve deri sıkılaştırma tedavisi için 2004 yılında ise tüm yüz tedavisi için onaylanmıştır. Non-Ablatif kelimesinin anlamı, cildin yalnızca orta ve alt dokularına etki ederken üst tabakalara çok az veya hiç zarar vermemesidir. En sık kullanılan endikasyonu deri kırışıklıkları ve gevşekliklerindeki nonablatif gerginleştirici etkisidir. Monopolar dipolar veya multipolar olabilir. Bunlar dışında Fraksiyonel Radyofrekans, Sublatif Radyofrekans, Faz kontrollü Radyofrekans, ve Kombinasyonlu Radyofrekanslar mevcuttur. Bilgisayar tarafından kontrol edilen Radyofrekans jenaratörü soğutma sistemi el cihazı ve buna bağlı elektrod uçlardan oluşur. Alternatif akımın yönü saniyede milyonlarca kez değiştirilerek vücuttaki su molekülleri ile iyonlarını hareketlenir ve enerji açığa çıkar ve uygulanan bölge ısınır. RF dalga boyu 3kHz ila 300GHz arasında değişebilir. Unipolar Radyofrekans, ilerleyen yaşlarla ciltte görülen sarkma ve gevşemeler,kırışıklıklar, bölgesel yağ birikimleri için, derinin yüzeyel tabakaları serinletici ve anestezik özel spreylerle korunarak deri altındaki kollagenin tek bir elektrod ve topraklama pedi kullanılarak radiofrekans enerjisi ile ısıtılmasıdır. Bu ısıtma sonucu derinin alt tabakalarında (4 mm) kollegen hasarına bağlı hemen bir sıkılaşma oluşacaktır. İlerleyen dönemde fibroblastların uyarılmasına bağlı bu bölgede yeni oluşan kollagen deride daha da fazla bir sıkılaşma ile genç bir görünümü arttıracaktır. Özellikle yüz bölgesinde kaşların kalkmasını sağlar ve yorgun yüz ifadesini önler. Ancak tüm vücutta kullanılabilir. Unipolar Radyofrekanslar için yeni çıkan teknolojik programlar ve kısa atımlı bilgisayar kontrollü ve titreşimli cihazlar ile ağrı sorunu minimale indirilmiştir. Tedavi amacı ile periorbital bölge dahil yüz bölgesinde ve selülitte kullanılabilir. Radyofrekans uygulamaları lazerlerde olduğu gibi belli bir renge duyarlı değildir. Bu nedenle tüm cilt tiplerine uygulanabilir. Lekelenmeye neden olmaz, güneş karşı duyarlılığı arttırmaz. Unipolar Radyofrekansta tek aktif elektrot kullanılmaktadır. Sıklıkla cerrahi bölümlerde doku ablazyonu için kullanılmaktadır. Örneğin kalp damar cerrahisinde unipolar RF tercih edilmektedir.Medikal estetik uygulamalarda düşük frekanslı sistemler kullanılmaktadır. Örneğin; Endymed ve Venüs 1 MHz, Lumenis 0.5 MHz, Viora 0.8, 1.7 ve 2.45 MHz, Thermage 6.78 MHz frekanslar kullanmaktadır. Bipolar Radyofrekans cihazında elektrik iki elektrod arası geçebildiği için topraklama pedine ihtiyaç yoktur. Bir prob üzerinde iki uç mevcuttur. Bu iki elektrod arası uzaklığın yarısı tahmini penetrasyon derinliğidir. Ne var ki, iki kutuplu Radyofrekansın tek kutuplu Radyofrekans ile benzer bir homojen hacimli ısıtma üretemediği, iddia edilmektedir. Unipolar RF ile aynı endikasyonlarla kullanılsa da etki daha yüzeyeldir, bu nedenle yüz bölgesi tedavilerde daha çok kullanılır. Ağrı unipolar RF ye göre daha azdır. Bipolar cihazlarda en önemli gelişme multifrekans teknolojisi olmuştur. Tek atımda üç ayrı frekans verilebilmektedir. Böylece böylece ısıtma derinliği bağımsız bir biçimde kontrol edilebilmektedir. Multipolar (çokkutuplu) Radyofrekans cihazının dokuyu tedavi etmek için, hem unipolar hem de bipolar Radyofrekansın üstünlüklerinden yararlanan çok sayıda elektrodu vardır. Bipolar cihazlar epidermisin zarar görmesini önlemek için etkin entegre soğutma cihazlarına ihtiyaç duymasına rağmen, üç kutuplu cihazlarda dokuların orta derin ve yüzeysel kısımlarını aynı anda ısıttığı için epidermis koruyucu soğutma sistemi gerektirmez. Ağrısızdır. Akne skarlarında ve kırışıklıklarda uygulanmaktadır. Fraksiyonel Radyofrekans cihazları, fraksiyonel RF sistemler, bipolar RF sistemlerine benzemektedir. Sadece bipolar RF da 2 elektrot kullanırken fraksiyonel de çok sayıda mikro elektrotlar kullanılmaktadır. İlk kullanan fraksiyonel RF sistemlerinda mikro elektrotlar deri yüzeyinden epidermal temas ile kullanılmakta idi. Bunlara “Noninvaziv Fraksiyonel RF” tanımlaması getirilmiştir. Ancak daha sonraları RF sistemlerinde daha derin dokularda (özellikle dermiş ve deri altı yağ dokusu) istenen ısı etki için mikro elektrotların mikro iğneli formları geliştirilmiştir. Bilinen Radyofrekans cihazlarının aksine non ablatif etkiye sahip olmayan Fraksiyonel Radyofrekans cihazı, iğneler vasıtası ile epidermisde minimal bir etki oluştururken termal bölgelerdeki gibi retiküler dermis içinde lokalize pıhtılaşma bölgeleri oluşturur. Fraksiyonel Radyofrekansda 64 adet pozitif negatif elektrod mevcuttur. Akne skarları ve kırışıklıklarda etkilidir. Fraksiyonel Radyofrekans sistemi puls süresini değiştirerek dermal ısıtmanın kontrolünü ve böylece epidermis ve önemli adneksal yapıların fraksiyonel olarak korunmasının sağlamaktadır. Çalışmalarda retiküler dermiste tedavi edilen alanda (termal bölgesinde) denature kollajenlerin, korunmuş dermis bölgeleri ile ayrıldığı görülmüştür. Bu bölgeler 10 hafta içinde yeni deri dokusu ile değişir. Sublativ fraksiyonel Radyofrekans de ise mikroiğneler kullanılarak derin dermis 1.5 mm derinlikte ısıtılır. İğne uçlarındaki sensörler çevre ısıyı kontrol ederek ısının hassas bir şekilde iletilmesini sağlar. Kontrollü çalışmalarla yüz derisi gevşekliğinde kullanımı önerilmektedir. Bunun dışında kontrolsüz çalışmalarda akne ve akne skarlarında da kullanılmıştır. Daha yeni bir fraksiyonel Radyofrekans tipi olan faz kontrollü çok kaynaklı radyofrekans sistemi kullanıcının enerji emisyonunu 11mm derinliğe kadar ulaştırmasına izin vererek dermisin derin dokuları olan papiller dermis, retiküler dermis ve fasya süperfisiyalise ısıyı yoğunlaştırmayı mümkün kılar. Mikroiğneli fraksiyonel Radyofrekans Daha sonra ortaya çıkan yeni modellerde enerji iğnenin uç kısmından verilerek enerji sadece hedeflenen dermise yönlendirilmiş epidrmis korunmuştur Bu fraksiyonel Radyofrekans cihazları Altın İğne Tedavisi olarak da bilinmektedir. Kombinasyon Tedavileri: Radyofrekans tedavisi günümüzde sinerjik etkileri nedeni ile pek çok estetik cihazla birlikte kullanılmaktadır. En sık olarak lazer ve infrared ışık kaynaklarının optik enerjisi kullanılmaktadır. Bu şekilde her iki sistem daha az enerji kullanarak komplikasyonları ve rahatsızlığı azaltabilmektedir. RF+ELOS: (Elektro optik sinerji) RF+ IR: (Infrared) Diğer bir kombinasyon vakum, masaj veya roller gibi mekanik uygulamalardır. Bunlarla kan dolaşımını ve radyofrekansın tedavideki başarısını arttıracaktır. PEMF(Pulsed Electromagnetic Field) ile multipolar Radyofrekans kombinasyonu yeni bir tedavi yaklaşımıdır. Ağrıyı azaltırken güvenliği ve etkinliği belirgin biçimde arttırmaktadır. PEMF kollagen sentezini ve yeni damar oluşumunu dolayısı ile iyileşme hızını arttırmaktadır. Radyofrekans tedavileri sonrasında hasta genellikle normal yaşamına dönebilir. Nadiren hafif kızarıklık ve şişme olabilir. Ancak bunlar kısa sürede düzelir. Özel bir bakım gerekli değildir. Normal cilt bakımı ve güneş koruyucular önerilir. Optimal sonuca bazen kısa sürede ulaşlabilir. Bununla birlikte pek çok hastada bu 2-3 ay alır. Genellikle tek bir tedavi yeterlidir. İkinci bir tedavi gerekirse en az 6 ay beklenmesi gereklidir. Yapılan çalışmalarda uygulama sonrası etkinin senelerce sürebildiğini göstermekle birlikte bazı çalışmalarda 6 ay olarak saptanmıştır.

Lazerle Selülit Tedavisi

1440nm kanül lazer Tedavisi ; Lokal anestezi sonrası 2 mm’lik bir kesiden yapılır. Deri altına açılı bir biçimde gönderilen lazer ışınları ile tedavi sağlanır. İşlem sırasında ağrı hissetmezsiniz. Hastanede yatış gerektirmez. 1440nm dalga boyunda pulsed ND yag lazer enerjisi ile bölgesel yağları parçalar, fibröz septaları yok eder, kollajen doku yenilemesine sebep olarak cildi daha kalın ve elastik hale getirir. Cellulaze, basen, bacaklar, karın bölgesi gibi portakal kabuğu görünümündeki cilt alanlarını tedavi eder. Diod lazer (915nm), infrared ışık (650nm) enerjisi, vakum etkisi ve mekanik masaj ile tedavi yapılabilir. Öncelikle infrared ışık enerjisi ile yapısı bozulmuş, büyümüş, şişmiş ve genişlemiş yağ hücreleri daha geçirgen bir hale sokulur. Geçirgenleşen yağ hücrelerindeki yağ diod lazer ile eritilerek sıvı hale getirilir ve bu sayede yağ dokularının sağlıklı formuna dönmesi sağlanır. FDA selülit görünümünü geçici olarak azaltılması için ışık tedavisi ile emme veya masajı birleştiren iki ışık tedavi cihazını onaylamıştır. Üreticiye göre, cihaz, deri altında yağı eritmekte, cilt altında fibröz bantlar koparmakta ve kollajen üretimini teşvik etmektedir. TriActive emme ve deri manipülasyonu ile düşük seviyeli bir lazer tedavisini birleştirirken, VelaSmooth, lazer ve masaj tedavisi birleştiren başka bir tedavidir. Endermologie gibi, her ikisi için de birden fazla seans uygulamayı ve düzelmiş görünümünü korumak için tedaviye devam etmeyi gerektirir. Lazer / masaj tedavisi, yalnızca masaj tedavilerinden daha pahalıdır, komple bir programın genellikle binlerce lira maliyeti vardır.

LPG ve Endermoloji ile Sellulit

tedavisi

Selülitten etkilenen alanlara masaj uygulanması için çeşitli makineler kullanıma sunulmuştur. Bu makineler masaj için dönen silindirler kullanır. Masaj uygulamalarının bir örneği olan Endermoloji Fransa'da geliştirildi ve 1990'ların ortalarından beri selülit tedavisinde kullanılmaktadır. Bu teknikte, etkilenen alanları emen, çeken ve sıkan elektrikle çalışan bir cihaz kullanılır. Tedaviler pahalıdır ve genellikle 30-45 dakika sürer ve fark edilebilir bir sonuç almadan önce 10-12 tedavi seansı gereklidir. Endermolojinin selülitin görünümünde geçici bir düzelme sağladığı ABD FDA tarafından onaylanmıştır. Bu teknik, selülit görünümünde geçici bir azalma meydana getiriyor olsa da, kalıcı olarak deri altındaki konfigürasyonu değiştirmek yerine sadece yağın dağılımını değiştiriyor gibi görünmektedir. Selülit üzerinde elde edilen "ilk etki" sonrasında düzenli bakım tedavileri gereklidir. LPG selülitli bölgelere dönen ve vakum yapan özel bir masaj aleti ile uygulanır. Kullanılan bu aletin etkisi ile lenf dolaşımı hızlanır, yağ dokusunun tekrardan deri dokusu üzerine yapışması engellenir. Bu teknikle yağ alınmaz, ancak yapışan dokunun neden olduğu dalgalı görüntü azaltılır. Selülitlerin görünümünde farklılık ortaya çıkması için LPG'nin haftada iki kez 30 dakika en az 6-8 seans yapılması önerilmektedir.

Ultrason Dalgaları ve Kavitasyon ile

Sellulit tedavisi

Sellülit için iki tip ultrason tedavisi uygulanır. Düşük frekanslı (LF) ses dalgaları veya orta ve yüksek frekanslı (MHF)ses dalgaları yağ hücrelerini parçalar. Tipik olarak derin bölge yağlarına etkili olan MHF ultrasonla yapılan selülit tedavisinde nörosempatik sistem uyarilarak adrenalin salgılanir. Deri altındaki yüzeyel yağlara etkili olan düşük frekans (LF) ultrason tedavisi en sık kullanılan tiptir. Bazı ultrason tedavilerinde her iki frekans birlikte kullanılmaktadır. Bu non invaziv yöntemle yağlar parçalanarak dolaşım sistemine geçer ve vücut tarafından yok edilir. Ultrasonun etkisini arttırmak ve kan dolaşımını hızlandırmak için uygulama öncesi ve sonrasında masaj yapılabilir. Bazı hastalar tedavi sonrası hemen sonuç alırken bazılarında ilerleyen seanslar sonrası sonuç alınmaya başlanır. Bu uygulama diet ve egzersiz sonrası sonuç alınmamış bölgeler için uygulanabilir. Ultrasound tedavisi her ay bir veya iki kez uygulanmalıdır. Çünkü insan vücudu sürekli yağ depolar. Kollajeni uyarmak ve cildi sıkılaştırmak için ultrason tedavisi sonrası düşük yağlı diyete devam etmek ve günlük rutin egzersizleri kesmemek gerekmektedir. Terapistler genellikle kana karışan yağın bir an önce atılabilmesi için bol sıvı almanızı önereceklerdir. Kavitasyon düşük frekanslı bir tür ultrason cihazıdır. Ancak ultrason cihazlarındaki termal ve mekanik etkisinden ziyade kavitasyon etkisi ön plana çıkmıştır. Kavitasyon ile, yağ hücreleri arasındaki sıvıda mikro boyutta çok sayıda hava kabarcığı oluşur ve yağ hücresi membranlarını parçalanır. Ancak damar, kas gibi diğer dokularda bir hasara yol açmaz. Başlıklar ve cihazın frekansı değiştirilerek uygulanan bölgenin derinliği de değiştirilebilir.

AWT

Akustik dalga tedavisi (AWT); akustik ses dalgaları ile vücudun belirli bölgelerinin tedavi edilmesidir. Selülit ve bölgesel incelmede kullanılır. Akustik ses dalgaları birkaç seans sonrasında cilt yüzeyinde etkisi görülmeye başlar. Şok dalgaları ultrason dalgalarına benzer özelliktedir. Dokuya zarar vermeden enerji aktarır. Ultrason dalgaları gibi ısı ve dokuda hasar oluşmasına neden olmaz. Ortalama bir seansı 30-60 dakika sürer. 3-4 gün ara ile 8-12 seans iyi bir sonuç alınmasını sağlar.

Karboksiterapi

Karboksiterapi, günlük yaşamı etkilemeden karbondioksit gazının selülit ve bölgesel yağlanma tedavisinde kullanıldığı bir tekniktir. Saf CO2 allerjik reaksiyona neden olmaz .Belirli miktarlarda, deri altına düzenli bir enjeksiyonla verilir. C02, geniş bir bölgeye buradan kolayca yayılır. Yağ dokusunda artan karbondioksite cevap olarak damarlar genişler, bu bölgede kollajen ve elastin sentezi ve oksijen oranı artar. Oksijen yağların yakılmasına neden olur. Tedavi haftada 1-2 kez toplam 15-20 dakika süre 12-20 seans uygulanmalıdır. Uzman kişilerce yapılırsa enjeksiyon yerlerinde bazen 1-2 günde geçen hafif morluk ve kızarma dışında pek yan etki görülmez. Uygulama ardından yarım saat süren bir şişlik hissi olabilir. İşlem sonrası hafif bir yürüyüşle bu şişlik kaybolacaktır. Tedavi sırasında çok ince uçlu iğneler nedeniyle ağrı hissedilmez. Yağlanma ve sellülit gibi problemlerde altta yatan bir çok neden olabileceğinden, bu yönden değerlendirilerek tedaviye başlanmalıdır.

Subsizyon Tedavisi

Subsizyon, deprese sikatriksler ve selülit gibi pek çok deri rahatsızlığının tedavisinde kullanılan invaziv tedavi yöntemidir. Tekniğin amacı çökük deri bölgesinin altındaki fibröz yapışıklıkları keskin uçlu 16-18 G iğne yardımıyla serbest hale geçirmektir. Aynı zamanda basit, rahat tolere edilebilen ve minimal yan etkileri olan bir yöntemdir.

Kriyolipoliz

Alt karın bölgesinde ve vücudun kenarlarında lokalize yağ alanlarını uzaklaştırmak için. FDA tarafından onaylanmış, non-invaziv bir prosedür.Yağ hücrelerinin içinde lipitleri dondurur sonra yavaş yavaş çevre dokulara zarar vermeden çözülmesini sağlar. Genel olarak, 2.5cm yağ çözünmesi için üç tedaviye ihtiyaç vardır. Sonuçlar anında farkedilmez, gözle görülür bir iyileşme üç dört ay sonra ortaya çıkar

Selülit kremleri

Bir çoğu aslında aminofilin, kafein ve teofilin içermektedir. Ancak yağ yakıcı olarak bilinen bu maddelerin cilt yolu ile bölgede yeterli konsantrasyona ulaşması zordur. Selülite etkili olduklarına dair bilimsel bir kanıt mevcut değildir.

Besin Takviyeleri

Pazarlanan birkaç üründe ginkgo biloba , tatlı yonca , üzüm çekirdeği biyoflavinoidleri, bir tür kahverengi denizyosunu olan bladderwrack , çuha çiçeği yağı , balık yağı , ve soya lesitin gibi maddeler içerebilmektedir . Bu preparatların, metabolizma hızını arttırdığı , hücre hasarına karşı koruduğu ve yağları parçaladığı gibi vücut üzerinde olumlu etkileri iddia edilmektedir. Bu tür iddiaları değerlendirmek zordur. Bu tür " metabolizma ", " dolaşım " veya " hücre hasarı " gibi kavramlar üzerinde pozitif etkileri olup olmadığı kolayca objektif olarak ölçülemez . Bu ürünler ilaç olarak değil, besin takviyesi olarak satılmaktadır. Dolayısı ile FDA kontrolünde değildir. Ayrıca bilimsel çalışma ya yoktur, ya da şu ana kadar etkili olduğu kanıtlanamamıştır. Ayrıca bu ürünler içersindeki maddeler allerji yapabilir veya vücutta diğer ilaçlarla etkileşime sebep olabilir. Liposuction Bu vücuttan yağı uzaklaştırmak için yapılan cerrahi bir işlemdir. Selülit yüzeyel yağlarla ilgili bir durumdur. Liposuction sadece derinin altındaki yüzeyel yağı değil, derin yağı da uzaklaştırır. Amerikan Dermatoloji Akademisi liposuction uygulamasının ciltte daha fazla çöküntüler oluşturarak selülit görünümünü daha da kötüye götürebileceği konusunda uyarmaktadır.

Mesoterapi

Mezoterapi iltihabi deri hastalıklarındaki ağrıyı gidermek için ilk olarak Avrupa'da geliştirilmiş bir tedavidir. Derinin hemen altındaki dokuya vitamin, mineral, amino asit ve enzim gibi maddeler enjekte edilmektedir. Çok sayıda seans ve her seansda çok sayıda enjeksiyon gereklidir. Verilen maddeler FDA tarafından "off-label" onaylanmış olabilir. Yani aslında başka bir endikasyon için onaylanmıştır. Mezoterapide yağı yıkarak selülit görünümünde hafif bir iyileşme görülebilir. Ama aynı zamanda şişme, enfeksiyon, ve düzensiz kontür risklerini de taşır. Bir çok doktor tarafından kanıtlanmamış ve riskli bulunmaktadır. Bir çok ürün “topikal” (Yüzeyel) Kullanım için izin almıştır, yani kozmetikdir ve ilaç üzerinde bu yazar.) Cilt içine enjekte edilebilmeleri için İlaç yada Tıbbi Cihaz kategorisinde olmaları gerekir. Bu grupta Retinoller, Caffein, At kestanesi, Gotu kola, gibi mesoterapi ürünleri selülit tedavisinde kullanılır. Pbserum HA 1.5 Hafif çapraz bağlı hyalüronik asitin uyumlu Lipaz Kollajenaz ve Liyaz enzimlerinin birleşiminden oluşmuş bir yapıdır. Enjeksiyon ile uygulanır. Ağrılı bir işlem değildir.